15 Temmuz ve Maltepe mitingi
Bugüne ait gazetelere baktığımda bir kısmında 15 Temmuz darbe kalkışmasını hatırlatan haberlerin, bazılarında ise Kılıçdaroğlu'nun tamamladığı yürüyüşün manşete...
Bugüne ait gazetelere baktığımda bir kısmında 15 Temmuz darbe kalkışmasını hatırlatan haberlerin, bazılarında ise Kılıçdaroğlu'nun tamamladığı yürüyüşün manşete taşındığını görüyorum. Her ikisi de partiler üstü iki konu haline gelmiş durumda.
15 Temmuz kalkışması esnasında tekvücut olan milletimiz, seçilmiş iradeye, kendi iradesine sahip çıktı ve gelecek FETÖ tehdidini savurdu.
Kılıçdaroğlu'nun başlattığı yürüyüş de esasen CHP tabanından ziyade ‘adalet’ kavramını öne çıkarmasıyla büyük halk desteğini arkasına alarak sonlandı.
Türk milletinin beklediği de zaten bu…
Atatürk döneminden sonra yavaş yavaş değişen siyaset anlayışı ve siyasetçi portresine rağmen görülmek istenen, partizanlık ile milleti ayrıştıran ya da bir tarafı seçmek zorunda bırakan görüşlerden ziyade, toplumun tamamını kucaklayacak ve herkesin sorununa çare olacak siyasiler ve görüşler…
Bazıları Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünü ‘hayır’cıların zaferi olarak vermiş. Referandumda ‘evet’ oyu kullananların da yürüyüş boyunca protesto ettiğini yazmış.
Biz sağ-sol ayrımı, ‘hayır’cı ‘evet’çi kavramlarının içinden geçtiğimiz zor günlerde artık bırakılmasını, ayrıştırıcı siyasetle oy avcılığının bitmesini bekliyoruz.
Ne 15 Temmuz sadece Ak Partisi'nindir, ne de 'adalet' CHP'nindir. Her ikisi de millete mal olmuştur ve neticeleri milletin eseridir.
Her iki konu konuşulmaya başlandığında direkt sandığa yansımalarının nasıl olacağı tartışılıyor. Oysa millet ne kalkışmaya karşı dururken ne de adalet, hak, hukuk derken sandığı düşündü.