Darbe ve dikta

98 yaşında vefat eden Kenan Evren’in ardından darbe iktidarları tekrar konuşulmaya başlandı.
Darbe ile askerin yönetime el koyması, 1982 Anayasası’nı hazırlaması demokrasi için elbette sakıncalı bir durum. Hatta darbenin ürkütücü etkilerini ortadan kaldırmak bahanesiyle girişilen “1982 Anayasası’nı kaldıralım, sivil anayasa yapalım” çıkışı da bu sebeple destek bulmuştu.
Ancak darbeler sadece askerler tarafından yapılmıyor. Sivil otoritenin baskıcı ve sadece koltuk garantisini teminat altına alan icraatları da bir nevi darbe etkisi yapmaktadır.
Birinde askerin tahakkümü varken, diğerinde bir kişinin istedikleri milleti dikkate almadan hayata geçirilmektedir.
Öyleyse darbe veya dikta; toplum üzerinde baskı kuran, demokrasinin ilerleyişini tıkayan her türlü icraat zararlıdır.
Burada Atatürk cumhuriyetinin temel esaslarında yapılması düşünülen değişiklikleri de aynı manada değerlendirmek gerekmez mi?
Bugün hayata geçmesi için oy istenen, daha doğrusu dayatılan başkanlık sistemi de Atatürk cumhuriyetinin üniter yapısının istenmemesi manasına gelmiyor mu?
Üstelik darbeden şikayet edenler zaten 1982 Anayasası’nda asker etkisi kalmayacak şekilde revizyon yaptılar.
Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesidir, belli sürelerde seçtiği vekilleri aracılığıyla bu yetkiyi meclise devretmesidir.