Ahmed Naim Bey ve ırkçılık
Ahmed Naim Bey “İslam'da Da'vây-i Kavmiyet” isimli eserinde, kişinin, mensup olduğu ırkı, soyu, kavmi, kabileyi merkeze alarak bir ideoloji oluşturmasının, İslam birliği ve kardeşliği yerine soy/ırk birliği ve...
Ahmed Naim Bey “İslam'da Da'vây-i Kavmiyet” isimli eserinde, kişinin, mensup olduğu ırkı, soyu, kavmi, kabileyi merkeze alarak bir ideoloji oluşturmasının, İslam birliği ve kardeşliği yerine soy/ırk birliği ve kardeşliğini koymasının İslam'daki yerini anlatıyor. Kendisi bu tartışmaya Meşrutiyet'in ilk ayında İttifak gazetesiyle ve Arab kardeşlere hitaben yazdığı iki makale ile girdiğini, Sebîlürreşad dergisinin 212. sayısında “Türkçülere karşı açılan dindarca mücahedeye” de katıldığını ifade ettikten sonra şöyle devam ediyor (sadeleştirerek özetliyorum):
Bizim davamız şudur: Etnik aidiyet davası/ideolojisi, Musa Kâzım Efendi'nin buyurdukları gibi dinin kınadığı ve reddettiği, İslam öncesine (Cahiliye devrine) ait bir davadır. İslam'ın ayakta kalması ve devam etmesine, müslümanların refah ve saadetine büyük bir darbedir. Özellikle İslam dünyasının büyük bir kısmı kafirlerin eline geçmiş iken buradaki birkaç avuç Müslümanın “Ben Türküm, ben Arabım, ben Kürdüm, ben Lazım, ben Çerkesim” gibi davalarla birbirine karşı sevgi bağını zerre kadar gevşetmeleri -hele düşmanımızın tecavüz ayakları kalbimizi çiğnediği bir sırada- cinnettir; kavimcilik ve ırkçılık bayrağını ellerinde tutanların aldığı manaca da vatanperverliğe aykırıdır. Din ve iman, akıl ve iz'an dairesinden uzaklaşılsa bile kavim ve ırk mutluluğunun aldatıcı serabı peşinde koşan Arnavut kardeşlerimizin başına gelen büyük musibet bizim için ibret dersidir. “Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur” kaidesine göre bu yolda devam edilirse, İslam'ın son sığınağı olan bu yurt da -Allah korusun!- kafirlerin yurdu haline gelecektir.