Barış Pınarı oyunbozan harekettir
Küresel sermaye ile bu sermayeye büyük ölçüde hâkim içeride ve dışarıdaki İsrail’in hizmetçisi olan ABD komünizmin yayılması tehlikesine karşı Yeşil Kuşak projesini; yani sözde...
Küresel sermaye ile bu sermayeye büyük ölçüde hâkim içeride ve dışarıdaki İsrail’in hizmetçisi olan ABD komünizmin yayılması tehlikesine karşı Yeşil Kuşak projesini; yani sözde İslâm’ı destekledi.
1990’lardan sonra Sovyetler dağılıp sözde komünizm tehlikesi ortadan kalkınca, İslâm’a verdiği destek stratejik olduğu, samimi olmadığı, kullanma niyetine bağlı bulunduğu için geçici desteği terk ederek asıl projesi olan BOP’u devreye soktu.
1 Mart 2003’te meş’um tezkere reddedilince artık Türkiye’ye ve Erdoğan’a karşı açık-kapalı vaziyet alma dönemi başladı. İçine girip maksatlarını anlamak ve kötüyü engellemek için bu projeye verilen sözde destek de imkânsız hale geldi.
ABD’nin devlet başkanı, dışişleri bakanı gibi üst düzey yetkilileri ve Nato genel sekreteri açıkça “Bundan sonra kızıl tehlike değil, yeşil tehlike (İslâm Dünyası) karşısında mücadele edeceklerini” söylediler.
1995 yılında dört arkadaş Filistin’e yaptığımız ziyarette, Kudüs şehrindeki müzeye çevrilmiş kaleyi gezerken ziyaretçilere açık bir mekânda bir levha/harita ile üç maket dikkatimizi çekmişti. Levhanın altında “Nil’den Fırat’a büyük İsrail” yazıyordu. Maketlerde ise Mescid-i Aksâ’nın yıkılıp yerine Süleyman Mabedi’nin yapılacağı tasvir ediliyordu.
2003 yılında ABD’nin dışişleri bakanı Rice bir makalesinde “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişecek, buna Türkiye de dâhil” iddiasında bulunmuştu. Bu iddia bundan sonraki zamanlarda adım adım gerçekleşiyor: İslâm ülkelerinin içine fitne soktular, projelerine karşı çıkan ve çıkacak olan liderleri indirip veya yok edip onların yerine kukla liderler getirdiler, iç savaşlar çıkardılar, vaktiyle bütününden koparıp parçaladıkları İslâm ülkelerini yeni baştan bir daha böldüler ve bölmeye devam ediyorlar. Sıra Türkiye’ye geldi, önce Doğu’dan bir parçamız ile Irak ve Suriye’den koparılacak parçalar üzerinde bir devlet kurmayı planladılar. Bu plana heyecanla sarılan bazı kesimler eninde sonunda sıranın kendilerine geleceğinden gafil oldular. Sayın Erdoğan ve ekibi (tabii ona oy veren milyonlar) önce kan dökmeden bu yanlış yoldan dönülmesini sağlamak için çözüm aradılar. Bu da sonuç vermeyince “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” fehvasınca silahlı kuvvetleri harekete geçirdiler.