Bilmediğini konuşma bilmediğinin peşine düşme
Dini anlatacak olanlar usulüne göre din ilimlerini tahsil etmiş, din dilini bilir, dini anlama usulüne (usulü'l-fıkh) riayet ediyor olmalıdırlar.Herkes ancak iyi bildiğini söylemeli; bilmediğine “biliyorum”...
Dini anlatacak olanlar usulüne göre din ilimlerini tahsil etmiş, din dilini bilir, dini anlama usulüne (usulü'l-fıkh) riayet ediyor olmalıdırlar.
Herkes ancak iyi bildiğini söylemeli; bilmediğine “biliyorum”, duymadığına “duydum”, görmediğine “gördüm” dememelidir.
“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra:17/36)
İmam Mâtürîdî bu âyetin tefsirinde şunları söylüyor:
“Ardına düşme, uyma, bilmediğin şeyi söyleme, birinin üzerine atma”.
“İlmin elde edilme yollarından (esbâb-ı ilim) elde ederek bilmediğinin peşin düşme, ona uyma, onu söyleme…”
Ebû Hanîfe- Mâtürîdî çizgisinin devamı olan Necmuddîn Ömer Nesefî (v.537/1142) Ehl-i sünnete göre hakikat bilgisinin (ilmin) elde edilme yollarını meşhur “Akaid” kitabında şöyle anlatıyor (parantez arasındaki açıklamalar bana aittir):
(Not: Bütün bu yazdıklarımı müelliflerin kendi metinlerinden okuyorum):
Hakkı temsil edenler dediler ki:
Eşyanın (yaratılmış her şeyin) gerçekliği sabittir (bunlar vehim ve hayal değildir, gerçekten vardır). Sofistler muhalif olsalar da bunları bilmek de mümkündür ve gerçekleşmiştir. Yaratılmışlar için ilme ulaşma yolları üçtür: Sağlıklı duyu organları, doğru (sâdık) haber ve akıl…
İmansız akıl uygarlığı
01 Eylül 2024 | 275 Okunma
Batı’da yaşayan Müslüman
25 Ağustos 2024 | 443 Okunma
Sosyal medya aynasından
18 Ağustos 2024 | 127 Okunma
Güç dengesi şart
11 Ağustos 2024 | 117 Okunma
Bu acılı günde
04 Ağustos 2024 | 233 Okunma
TÜM YAZILARI