“Bu kadar kişi ve devlet haksız da…”
Bazı derinlikten yoksun “düşünce” sahiplerinin şöyle bir mantık yürüttüklerini sıkça okudum:“Bu kadar kişi ve devlet haksız da bir Erdoğan mı haklı!?”Yani olup bitenleri insaf dairesinde...
Bazı derinlikten yoksun “düşünce” sahiplerinin şöyle bir mantık yürüttüklerini sıkça okudum:
“Bu kadar kişi ve devlet haksız da bir Erdoğan mı haklı!?”
Yani olup bitenleri insaf dairesinde anlayıp tahlil ederek her bir fiil ve tasarrufta Erdoğan ve destekçilerinin mi, muhaliflerin mi haklı olduklarını tespit yerine muhaliflerin kalabalığına bakarak bir hükme varmış oluyorlar.
Güzel bir ölçü vardır: “Kim dedi” deme, “ne dedi” de.
Akıl, şuur, bilgi ve kişilik sahiplerinin işi söylem ve eylemleri, söyleyeni ölçüt kılarak değerlendirmek değil, kim söylerse söylesin sözün, kim yaparsa yapsın fiilin aslını faslını öğrenerek, hakikat ve değer ölçütlerine vurarak hüküm ve kanaat sahibi olmaktır.
Bu yazıda bazı örnekler üzerinden “bu kadar kişi ve devletin mi, Erdoğan'ın mı haklı ve doğru yolda olduğunu” tartalım:
Önce bu cümlede (mantıkta) bir yanıltmaca olduğuna da dikkat çekmek gerekiyor: Değerlendirmeye tabi tutacağımız kararlarda, fiil ve tasarruflarda iki tarafın biri “bu kadar kişi ve devlet” ise “diğeri tek başına Erdoğan” değildir. O “birçok kişi ve devletin yanlış bulduğunu doğru bulan içeride ve dışarıda pek çok yazar ve düşünür olduğu gibi Erdoğan'ı onaylayan ve ona yıllardan beri büyük bir çoğunlukla oy veren halkımız vardır.
Erdoğan ve ekibi çılgın projeye, denizin altında raylı ve lastikli geçişlerin yapıldığı Marmaray'a ve Avrasya tüneline, üçüncü hava limanına, Üçüncü Boğaz Köprüsü'ne… karar verdiler ve bunların pek çoğunu gerçekleştirdiler.
O kişiler ve devletler bunlara karşı çıkıyorlar ve doğru bulmuyorlardı; kim haklı kim haksız?
15 Temmuz'da ülkemiz büyük bir badireyi Erdoğan'ın cesareti ve çelik iradesi ile halkın dillere destan desteği sayesinde atlattı. Bu felaketin planlayıcıları ve uygulayıcıları demokrasilerde ve hukuk devletlerinde en büyük suçu işlemiş oldular. Erdoğan