Cemaatlere karşı savaş mı?
Sünnet ve cemaate bağlı olanlar (ehlü's-sünne ve'l-cemâ'a) ifadesindeki sünnet, Peygamberimiz (s.a.)- in anlattığı, yaşadığı ve yetiştirdiği örnek nesil vasıtasıyla daha sonraki zamanlarda...
Sünnet ve cemaate bağlı olanlar (ehlü's-sünne ve'l-cemâ'a) ifadesindeki sünnet, Peygamberimiz (s.a.)- in anlattığı, yaşadığı ve yetiştirdiği örnek nesil vasıtasıyla daha sonraki zamanlarda yaşayacak olana nesillere örnek almalarını hararetle tavsiye ettiği İslam anlayış ve uygulamasıdır.
Cemâ'at ise sünnete bağlı kalan, İslam'ı yaşamak, korumak ve yaymak için siyasi olarak da örgütlenmiş bulunan ümmet topluluğudur. Tarih boyunca bu topluluk Müslümanların çoğunluğuna sahip olmuş, onlardan anlayış, inanç ve siyasi tercih bakımından ayrılmış olanlar ise hep azınlıkta oluşlardır.
Kur'an'ın ve sünnetin Müslümanları teşvik ettiği bir başka cemaat de “namaz cemaatidir”. Bunlar, tercihan mescidlerde ve camilerde, bunda zorluk çekenler için ise bulundukları yerde, içlerinden ilim, kıraat ve ahlak bakımından en uygun olanı imam yaparak namaz kılmaları halinde oluşan “ümmetin tamamlayan cüzleri” manasındaki topluluklardır.
Bunların dışında kalan çeşitli öğrenme, yardımlaşma, eğitim, dayanışma topluluklarına da cemaat adı verilebilir, ancak kültür ve medeniyetimizde ıstılah olarak “cemaat” yukarıda tarif etmeye çalıştığımız iki çeşit topluluk için kullanılmıştır.
Bir müminin vazifesi önemli bir mazereti bulunmadıkça namazlarını cemaatle kılmak, ümmetin itikadi ve siyasi olarak bütünlüğün temsil eden sünnete bağlı büyük topluluğa katılmak, bu topluluğun varlık ve birliğini korumak için elinden geleni yapmak ve asla tefrikaya sebep olmamaktır.
Bu iki cemaate dahil olmayan veya dahil olup tefrikaya sebep olan fertler ve topluluklar meşru yolda değildirler, ana topluluğun fertleri, uygun yöntemlerle bunları ıslah etmeye, akidede ve amelde birlik ve beraberliği bozan davranışlarını önlemeye çalışırlar.