İbn Atâullah İskenderânî: Namaz (2)
“Hak Teâlâ sende usanma tabiatı olduğunu bildiğinden ibadetleri çeşitli kıldı, bir şeye hırs ve düşkünlük ile sarıldığını bildiğinden de bazı vakitlerde bazı ibadetleri yasakladı; bunu yaptı ki, bütün gayretin şeklen namaz kılmak değil, namazı hakkıyla kılmak olsun; çünkü her namaz kılan bunu hakkıyla yapmış olmuyor.”
Allah Teâlâ namazdan ve namazda gaflet içinde olanları kınıyor (Mâûn: 107/5). Namazdan gaflet namazı kılmamaktır, namazda gaflet ise vücudun namazda; kalbin, zihnin, bilincin başka şeylerde olmasıdır. Kulun ibadetlerden usanmaması için namaz, oruç, zikir, tefekkür, hac gibi ibadetleri çeşitlendiren Rabbimiz, sınırları korumayı sağlama almak için de bazı vakitlerde namaz kılmayı yasaklamıştır. Şair der ki:
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî îde Hak
Padişah konmaz saraya hane ma’mûr olmadan
Kalp O’nun sarayıdır, kul o saraya başkalarını oturtursa O’na yer kalmaz. Bir ârif de durumu şöyle tasvir etmiştir: Kul “Allah en büyüktür” diye namaza başladığında melekler bakarlar, eğer kalbinde ve zihninde başka şeyler varsa “yalan söylüyorsun, sana göre O’ndan daha büyük ve önemli şeyler var ki, kalbin onlarla meşgul” derler; eğer kalbinde yalnızca Allah varsa “Doğru söylüyorsun, kalbinde Allah’tan büyük bir şey yok” derler ve oradan çıkan bir nur arşa kadar uzanır…”
“Namaz kalpleri, günahların kirinden arındırır, namaz gayb âleminin kapılarının açılmasını istemektir.”