İki farklı İhvan hakkında
Suudilerin ılımlı İslam’a döneceklerine dair açıklamaları sebebiyle bu bağlamda ılımlı olmayan Vehhabilik ve diğer şiddet yanlısı, dar yorumcu ve tekfirci hareketler hakkında konuşmalar, yazılar...
Suudilerin ılımlı İslam’a döneceklerine dair açıklamaları sebebiyle bu bağlamda ılımlı olmayan Vehhabilik ve diğer şiddet yanlısı, dar yorumcu ve tekfirci hareketler hakkında konuşmalar, yazılar ve tartışmalar yoğunlaştı. Vehhabilik anlatılırken bir “İhvan hareketinden” bahsediliyor, konuya yabancı olanların, bu İhvan ile Türkiye’de Müslüman Kardeşler olarak bilinen “el-İhvanu’l-Müslimûn” u karıştırmaları, aynı topluluk ve hareket sanmaları ihtimali var; bu yüzden kısaca bu iki hareketi tanıtmak gerekiyor.
Vehhâbî İhvan hareketi
İbn Suud göçebe Arapları (Bedevîleri) çeşitli vahalara yerleştirdi ve bunları Vehhâbilik esaslarına göre eğitime tabi tuttu. İhvan adı verilen bu gruplar Vehhâbilik çerçevesinde Suudî yayılmacılığında kullanılacak savaşçı birlikleri teşkil ettiler. Bu birlikler kısa zamanda kendilerinden olmayanlara selâm vermeyen ve onları tekfir eden mezhepçi ve mutaassıp gruplar haline gelmişler, Kralın bazı teknik aletleri ve silâhları ithal etmesini bile meşru görmemişlerdir. Kralın askeri gücünün omurgasını teşkil eden İhvan birlikleri giderek onun takip ettiği iç ve dış politikaya da karşı çıkmaya başlamışlardır. Kral kendi siyasi otoritelerinin bu yüzden sarsılacağını anlayınca kendi eliyle yetiştirdiği İhvan’ı etkisiz hale getirmeye karar vermiş, 1928-30 yılları arasında onlara karşı askeri harekette bulunmuştur. Güçleri zayıflayan ve yeraltına çekilen Vehhâbî İhvan’ın bir siyasi-dini etkisi, bu gruba mensup bir aileden gelen Cuheymen el-Uteybî’nin 1970 yılındaki Kâbe baskınında ortaya çıkmıştır.
Hasenu’l-Bennâ’nın İhvan’ı (Müslüman Kardeşler)
1928 yılı Mart ayında Hasen el-Benna tarafından kurulan “el-İhvanu’l-Müslimûn” cemaati bugün, aynı ismi taşıyan veya aynı ilke ve hedefleri benimsemiş olan oluşumlarla altı kıtada 70’ten fazla devlete yayılmış en önemli “İslâmî muhalefet” grubunu temsil etmektedir.
Cemaatin hedefi, İslâm’ı en kapsamlı bir şekilde anlayıp yorumlayarak yapılacak siyasi, ictimai ve iktisadi ıslahattır. Cemaatin ıslahatta uyguladığı aşamalar şöyledir: Önce Müslüman ferdi inşa etmek, sonra sırayla Müslüman aile, Müslüman topluluk (toplum), İslâmî hükümet, devlet ve bütün dünyaya İslâm medeniyeti çerçevesinde öğreticilik.