İki kanatlı akıl
“Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar (fıkhedemezler); gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler....
“Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar (fıkhedemezler); gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır” (A’râf:179).
Kur’ân’ın üslubu yanlış anlaşılmasın; Allah Teâlâ bir kısım kullarını cehennemlik olarak/olsunlar diye yaratmıyor, fakat akıl ve kalplerini peygamberlerin izinde doğru kullansaydılar cennetlik de olacak kullar, ayette açıklandığı gibi bunları kötüye kullandıkları için cehennemlik oluyorlar.
“Yeryüzünde hiç dolaşmıyorlar mı ki, ibret almış (akleden) kalplere yahut işitmiş kulaklara sahip olsunlar! Şu bir gerçek ki gözler körleşmez, fakat göğüslerdeki kalpler körleşir” (Hac:46).
“Kendilerinden önce, onlardan daha güçlü olup yeryüzünde şehirler kurarak aralarında gidip gelen nice toplulukları yok ettik. Kurtuluş var mı?/ Kalbi olan veya şuurlu (şahid) olarak söze kulak veren kimse için bunda büyük ibret vardır” (Kaf: 50/37).
“Şunu bilin ki, kalpler, Allah’ı anmakla itminana (huzura ve sükûna) kavuşur” (Ra’d: 28).
Akıl, kalb, ruh ve nefis kelimeleri kaynaklarda farklı manalar yanında aynı manada da kullanılmıştır. İleride Gazzâlî’nin açıklamalarını nakledeceğim.