İmam-ı Rabbânî’nin sünnet anlayışı
“Sünnet nedir, sünnet-hadis ilişkisi nasıldır” sorularının cevabını ilgili ilim dalının alimleri asırlarca önce vermişlerdir, ancak günümüzde bu cevapları bilmeyenler veya beğenmeyenler yeni...
“Sünnet nedir, sünnet-hadis ilişkisi nasıldır” sorularının cevabını ilgili ilim dalının alimleri asırlarca önce vermişlerdir, ancak günümüzde bu cevapları bilmeyenler veya beğenmeyenler yeni tarifler veriyor, ilmî geçerliği olmayan yorumlar yapıyorlar.
Dinî hüküm ve bilginin kaynaklarından (edille-i şer'iyyeden) biri olarak sünnet “ibadet, itikad ve muâmelât” olarak dini açıklar. Hadis kitaplarında rivayet edilen her ifade sahih olmadığı gibi dini açıklayan sünnet de değildir.
Sünnet ve bağlayıcı olup olmaması bakımından Peygamberimizin (s.a.) sözleri ve fiilleri farklıdır. (Bu konuda geniş bilgi için sitemden “Bağlayıcılık Bakımından Hadisler” konulu yazıma bakılabilir.)
İmam-ı Rabbânî'nin bir mektubundan aldığım aşağıdaki parça sünnet ve bid'at konusunda tasavvuf erbabını da tatmin edecek bilgiler veriyor:
“Sesli (cehrî) zikir zevk ve şevk verdiği halde bid'at diye menedilmesi, yine Peygamberimizin (s.a.) zamanında mevcut olmadığı, sonradan icad edildiği halde ferace, şal, şalvar giymek gibi şeyleri men'etmemenin sebebi nedir?” diye soruyorsun.
Ey mahdûm,
Peygamberimizin (s.a.) yaptıkları (fiilleri) iki çeşittir: İbadet yoluyla yaptıkları ve örf ü âdete uyarak yaptıkları.
Kendisinden ibadet olarak sadır olan fiile aykırı (ona uygun düşmeyen) bir fiili çirkin bid'at olarak kabul ediyoruz ve bu fiil dinde olmayan bir şeyi ona kattığı bunun da kabul edilmesi mümkün olmadığı için onu titizlikle menediyoruz.