İran! Yapma, yazık oluyor…
Sultan Abdülhamid, Nâdir Şah, Efgânî, bizdeki ve diğer coğrafyalardaki İslamcılar yıllardan beri İslam Birliği'ne çağırıyor, bu amacı gerçekleştirmek için teorik ve pratik...
Sultan Abdülhamid, Nâdir Şah, Efgânî, bizdeki ve diğer coğrafyalardaki İslamcılar yıllardan beri İslam Birliği'ne çağırıyor, bu amacı gerçekleştirmek için teorik ve pratik çalışmalar yapıyorlar; gel gör ki İslam dünyası gittikçe daha ziyade bölünüyor, çeşitli sebepler ve bahanelerle bölünmüş parçalar birbirine düşman oluyor, savaşıyor, Müslümanlara karşı düşmanla işbirliği bile yapabiliyorlar.
Defalarca yazdım, yine yazacağım:
Gevşek veya sıkı bir İslam ülkeleri birliğine kesin ve acil ihtiyacımız var. İlk aşamada Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Pakistan, Endonezya, Malezya ve Tunus arasında görüşmeler yapılarak bu kuruluş gerçekleştirilebilir. Tanımı, amacı, giriş şartları ve faaliyetleri belirlendikten sonra diğer ülkelere kapı açık olur. Bu birliğin, dönüşümlü başkanı, yönetim kurulu, bir önceki yazıda tanımladığım bir alimler ve uzmanlar heyeti ve bir İslam barış gücü olur…
Bu birliğin içinde Mısır'ın ve İran'ın bulunması ne kadar gerekli ve ne iyi olur; ama ne yazık ki, Mısır'ın durumu şimdilik buna uygun değil, İran'a gelince:
Daha öncekileri bir yana bırakalım, yakın zamanlarda Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve Bahreyn'de yaptıkları içimizi acıtıyor, muhabbet ve ümitlerin gittikçe azalmasına, hatta Allah korusun düşmanca duyguların oluşmasına sebep oluyor. Hele şu Suriye'de yaptıklarını aklın, vicdanın, imanın kabul etmesi mümkün değil. Israrla mezhep saikından söz ediliyor, ben de diyorum ki, Nusayrî Esed yönetiminin Şîîlik ile ne alakası var ki, onun yanında yer alıyor ve Sünnîlleri öldürüyorlar. Sünnîler, mezhep olarak Şî'aya, Nusayrîlerden daha mı uzaktalar !?
Şu halde İran'ın davranış saikleri arasında mezhepçilikten (evet bu da var ama) daha başka unsurların bulunduğu anlaşılıyor.