Kur’an mezarlık kitabı değildir
Biraz önce minareden güzel bir salâ (Peygamberimize salâtu selam) dinledim, salâ güzeldi, ama arkasından bir ölüm ilanı geleceği için bu güzelliği içime sindiremedim.Peygamberimize (s.a.) her vesile ile salâtu...
Biraz önce minareden güzel bir salâ (Peygamberimize salâtu selam) dinledim, salâ güzeldi, ama arkasından bir ölüm ilanı geleceği için bu güzelliği içime sindiremedim.
Peygamberimize (s.a.) her vesile ile salâtu selam okumak güzel, bunda ecir var, bu sayede O Allah sevgilisi, rahmet madeni, varlığın iftiharı ile bağı canlı tutmak, hatta anında cevap almak saadeti var, ancak salâyı yalnız veya daha çok ölüm ilanlarının önünde okumak niye? Bunu kim çıkarmış, bu bid'atı kim yaymış, bu çirkinliğe niçin razı olalım?!
Maksat ölüm ilanı ise bunun minareden yapılması da şart değil ya, hadi orası uygun görülmüş olsun, “innâ lillah ve innâ ileyhi raci'ûn”: Hepimiz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz” diye başlanabilir, arkasından da “filan vefat etti, namazı da şu vakitte şurada kılınacak, Allah rahmet eylesin” denir, olur biter.
Salâyı ölüm ilanına bağlayıp asıl bağlamından, mana ve maksadından kopardıkları gibi Kur'an-ı Kerim'i de hayat kitabı olmaktan çıkarıp mezarlık kitabı haline getirdiler. Ölümü hatırlamak ve ibret almak için kabir ziyaretine gittiğimizde hoparlörden yüksek sesle devamlı Kur'an okunduğuna şahid oluyoruz. Bunu böyle gören, böyle duyan, böyle bulan insanlarda zamanla şöyle bir şuur veya şartlı refleks hasıl olur: Kur'an mezarlıklarda okunmak içindir.