Milliyetçilik adına kavmiyetçilik
İktidara gelmek, daha doğrusu mevcut iktidarı ve onun birinci adamını bertaraf etmek için birleşmiş olan “güçler”, amaçlarına ulaşmak için meşru olmayanı meşru sayar oldular. Bu cümleden...
İktidara gelmek, daha doğrusu mevcut iktidarı ve onun birinci adamını bertaraf etmek için birleşmiş olan “güçler”, amaçlarına ulaşmak için meşru olmayanı meşru sayar oldular. Bu cümleden olarak ırkçılığı, kavmiyetçiliği, bu manada milliyetçiliği hortlatarak siyaset piyasasına sürüyor ve hepimiz aynı gemide olduğumuza göre gafilce geminin altını deliyorlar.
Belki geçmişten ibret alarak aklımızı başımıza devşirmemize vesile olur diye daha önce yazdıklarımdan da yararlanarak bir seri yazı yazmanın faydalı olacağını düşündüm.
Ahmed Naîn Bey'den başlayalım:
İslâm kaynaklarında “millet” din, “milliyet” de bir dine aidiyet manasında kullanıldığı için bugünkü milliyetçilik tartışmaları o günlerde “kavmiyetçilik, Türkçülük” başlıkları altında tartışılıyordu.
Merhum Akif'in:
“Hani milliyyetin İslam idi, kavmiyyet ne!”
mısrâ'ında bu iki terimin farkı açıkça ortaya konmuştur.
Meşrutiyet döneminde birkaç defa şeyhülislamlık makamında bulunan Musa Kâzım Efendi (1858-1920) İslam Mecmuası'nda “Din ve Terakki” başlığı altında üç makale yazıyor, sonuncu makalesinde -ki, bu makaleler Külliyâtı'nda da yer almıştır (s.283)- şöyle diyor: