Ramazan kültürü
Ramazan bir ibâdet ayıdır, bu ayı çeşitli ibâdetlerle geçiren Müslümanlar ülkelere, bölgelere ve alt kültürlere göre değişiklik gösteren Ramazan kültürleri de...
Ramazan bir ibâdet ayıdır, bu ayı çeşitli ibâdetlerle geçiren Müslümanlar ülkelere, bölgelere ve alt kültürlere göre değişiklik gösteren Ramazan kültürleri de oluşturmuşlardır.
Osmanlı döneminde Ramazan'ın, edebiyat, sanat, günlük hayat, mutfak, eğlence hayatını etkilediği ve bu alanlara damgasını vurduğu bilinmektedir. Osmanlı Ramazan kültürü bütün boyutlarıyla alındığında ancak kitaplara sığacak hacımdadır. Ramazan'a mahsus ekmekler, başta güllâç olmak üzere tatlılar, iftar sofrasını süsleyen iftariyeler, büyüklerin konaklarında verilen diş kiralı ziyafetler dillere destandır. Minarelerde mahyalar kurulur, kandiller yakılır, hattâ uçurulurdu. Daha ziyade gece bekçileri davul çalarak ve mâni söyleyerek halkı sahura uyandırırlardı.
Yeni Câmî direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karnım toktur amma
Arkadaşım börek ister
kabilinden zarif mâniler defterler dolduracak kadar zengindir.
Belli bir zamandan itibaren iftar ve imsak topları da meşhur olmuştur. Benim çocukluğumun geçtiği Çorum'da önce fişek atılır, hemen arkasından top gürlerdi. Biz çocuklar bu ilânı büyük bir merakla ve bıkmadan her akşam bekler ve izlerdik.
Sesi güzel müezzinler şehrin uygun câmîlerinden, zikir, salavât, dua gibi ifadelerden oluşan ve adına “temcîd" denilen metinleri okuyarak da halkı sahur için uyandırırlardı. Bu o kadar yaygın hale gelmişti ki, sahur yerine temcid, sahurda yenilen pilava da "temcid pilavı“ denir olmuştu.