Uyarıdan mücadeleye
İyi zannımız devam ettiği sürece yanlışları düzeltmeye çalışmak, uyarıları yapmak şartıyla cemaatle barışık oldum. Ben ülkemizde genel din eğitim ve öğretiminin İmam hatipler...
İyi zannımız devam ettiği sürece yanlışları düzeltmeye çalışmak, uyarıları yapmak şartıyla cemaatle barışık oldum. Ben ülkemizde genel din eğitim ve öğretiminin İmam hatipler, Diyanet ve İlahiyat fakülteleri merkezde olmak üzere yürütülmesini savunageldim. Başka yapıların, orta yol İslam'ında birleşmek şartıyla bu merkeze yardımcı unsur olmaları gerektiği kanaatimi muhafaza ettim. Çünkü bizim kurumlarımız merkez İslam'ın ana damarına bağlılık, açıklık ve ortak Müslüman aklı ile düşünüp davranma ilkelerine bağlı bulunuyordu. Diğer yapıların çoğu ise kendi önderlerine ait olan “tek akla” bağlı idiler. Bu ilkeler çerçevesinde işbirliği yapmanın bir şartı da bütün dini yapılarla diyalog içinde olmak idi, ben de bunu yapmaya çalışıyordum.
Şimdilerde şüphesiz olarak anlaşıldı ki Gülencilerin hedefi açıkça iktidarda olmasalar da perde arkasından daima iktidarda olmak ve ülkenin yönetimini bu şekilde ele almakmış. Cumhurbaşkanımız ( o tarihte başbakanımız) bunların söz ve davranışları ile haklarında yapılan açıklamalara bakarak iyi zannından vazgeçti, her istediklerini vermemeye ve “hayır” demeye başladı; bu tutum onların savaş ilanı için yeterli sebepti.
Şiddetlenerek sürdürülen Erdoğan karşıtı savaşın ilk adımı 2012 yılının 7 Şubat gününde yaşanan MİT krizidir. Arkasından Mayıs 2013'te beyaz Türkler tarafından Gezi olayları tertip edildi ki, bunların da arkasında örgütün olduğu anlaşılmıştır. Kasım 2013 Başında dershaneler kapatılıyor yaygarası ile başlatılan Fethullah Gülen Cemaati eylemleri açık ve amansız bir savaşın ilk adımları