Zekâtın ihyâsı ümmetin ihyâsıdır
İslâm’ın ibadet ve sosyoekonomik düzeninin sütunlarından biri olan zekât, hemen bütün İslâm dünyasında felçli bir vücut haline gelmiştir.Çeşitli mallarda nisabın doğru...
İslâm’ın ibadet ve sosyoekonomik düzeninin sütunlarından biri olan zekât, hemen bütün İslâm dünyasında felçli bir vücut haline gelmiştir.
Çeşitli mallarda nisabın doğru hesaplanması, havaic-i asliyenin doğru tespiti, zekât matrahındvan nelerin düşüleceği (en önemlisi de alacak ve borç konusu), günümüz şartları ve gelişmeler karşısında zekâtın nasıl, kimlere, nerelere ödeneceği, (temlîk) zekâtın sarfedileceği sekiz yerin bugünün şartlarında yeniden tanımlanması… işte böyle birçok konu çözülmemiş durmaktadır. Her kafadan bir sesin gelmesi çözüm değildir. Çözüm, güven ve itaat sağlayacak kurum ve kuruluşlar (bugünkü şartlarda sivil örgütlenme) sayesinde olabilecektir.
Burada meselemiz, zekât ibadetini yerine getirmek isteyen bir ferdin, itimat ettiği bir kaynaktan bilgi alarak uygulama yapması değildir; bu elbette yapılacaktır. Bu yazıda meselemiz düzensiz, fertlerin “keyfine bırakılmış” uygulama değil, “ümmeti ihyâ edecek” zekât uygulamasıdır.
Zekâttan önce “İslâm kardeşlik ve dayanışma düzeninde zekâttan başka ödeme yükümlülüğü var mı” konusuna kısaca temas edip geçeceğim.
“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir (“Cennete giremez”, “Bana iman etmiş...