30 Ağustos... Kurtuluş..
1922 yılının ocak, şubat, mart ayları... Avrupa’da şu görüş egemen olmaya başlıyor: “Anadolu’da Türk ordusu çok güçlenmiştir. Yunan askeri gücü Anadolu topraklarında daha...
1922 yılının ocak, şubat, mart ayları... Avrupa’da şu görüş egemen olmaya başlıyor:
“Anadolu’da Türk ordusu çok güçlenmiştir. Yunan askeri gücü Anadolu topraklarında daha fazla kalamaz...”
Bu görüşe bir tek kişi karşı, 1922’nin ilk aylarında:
İngiltere Başbakanı Lloyd George
Başbakan George, bir yandan Türklerin askeri olarak güçlendiğini söylerken, öte yandan Yunan askerlerinin Anadolu’dan çekilmelerini istememektedir.
Acaba bundan İngiltere Başbakanı’nın çıkarı nedir? İki tarafın vereceği on binlerce ölü ve yaralıdan, İngiltere ne kazanacaktır? Yoksa, silah tüccarları George’u peşlerinden mi sürüklemek istemektedir?
İngiltere Başbakanı, tüm eleştirilere karşın “Türk-Yunan savaşı”nın sürmesinden yana tavır koymuştur...
Avam Kamarası üyelerinden Aubrey Herbert, Ortadoğu’ya yaptığı geziden Londra’ya döndükten sonra, 11 Aralık 1921’de Sunday Times gazetesine bir makale yazar. Herbert, makalesinde “Kemalist hareketi” savunup şöyle der:
“İrlandalı asiler Londra’yı işgal edip bir İrlanda hükümeti kursalar, yurtsever İngilizler ne yapardı? Oxford’a çekilip orada bir hükümet kurarlardı. Türkler de böyle yapmışlardır. Çünkü toprakları işgal edilmiştir. Kemalist hareket de gerekeni yapmıştır. Bu durumu düzeltecek tek çare, Türklerle uzlaşmaya varmaktır.”
Avam Kamarası’nın bir başka üyesi Yüzbaşı Kenworthy, 15 Ocak 1922’de Daily Telegraph gazetesinin başyazarına gönderdiği mektupta görüşlerini şöyle özetler:
“Eğer Lloyd George, İngiliz ticaretini diriltmeyi, Avrupa’nın yeniden kuruluşuna katkı sağlamayı istiyorsa Yunanistan’ı desteklemekten vazgeçip Kemalistlerle uzlaşmayı gerçekleştirir...”