Acımız, isyanımız, yasımız...
Sis iniyor derin vadilere, dağların yamaçlarından ovalara... Gece soluk alıp veriyor. Gece sessiz! Gece yorgun! Işıklar solgun tıpkı insan yüzleri gibi. Düşler gölge oyunlarını...
Sis iniyor derin vadilere, dağların yamaçlarından ovalara...
Gece soluk alıp veriyor.
Gece sessiz!
Gece yorgun!
Işıklar solgun tıpkı insan yüzleri gibi.
Düşler gölge oyunlarını anımsatıyor, ölümlerin, acıların durağında.
Büyük kentlerin yoksul semtlerinde bir kadın iri simsiyah gözlerinde bir özlemi, tutkuyu haykırıyor.
Ölüm kol geziyor, acılar katmerleşiyor...
Öğretmen Damla, Oktay, Şehmuz, Hidayet, Ayşe...
Bir katliamın ardından içimize kış çökmüş, yürekler buzullanmış...
Söyleyin yaşamak neye yarar!
AKP’nin devlet şiddeti, beyaz Toroslar, 90’lı yıllar, JİTEM, faili meçhuller...
Diyarbakır’dan Batman’a, Siverek’ten Mardin’e kadar...
Bir varmış bir yokmuş gibi bir şey işte anlatacaklarım, anlatacaklarımız.
Öldürülen çocuklar...
Gençler...
Kadınlar...
Erkekler...
Yaşadığımız coğrafyada kutuplaşmaların, ötekileştirmelerin ne acılar getirdiğini,ayrışmanın ülkeyi yangın yerine dönüştürdüğünü, her gün anlatan biz yine şaşkınız...
Roboski’de paramparça olan bedenler, Gezi’de öldürülen çocuklar, gençler,Suruç’ta 7 Haziran sonrası 33 canımızı alan kör terör...