Aydınlanma...
İnsanın yaşam sevincini elinden alan, sıkıcı, bunaltıcı bir hava... Tam o sırada önüme bir fotoğraf, yüreğime hüzün düşüyor. Bir kıyı kasabasında o bilenmeyen...
İnsanın yaşam sevincini elinden alan, sıkıcı, bunaltıcı bir hava...
Tam o sırada önüme bir fotoğraf, yüreğime hüzün düşüyor.
Bir kıyı kasabasında o bilenmeyen mevsimleri bekler gibi soluksuz duruyorduk.
Sanki taş kesilmiştik...
Gökyüzüne bakıyorduk durmadan.
Bir yıldız mıydı başımızın üzerinden kayan. Eski yazılarına baktım ustanın. Zamanın hızla akışını göndüm. Yaşamı, varoluşu.
Edison’un ampulü Amerika’da icat edildi, bütün dünyayı sardı, herkes kullanıyor.
Aydınlanma felsefesi de Batı’da keşfedildi. 18. yüzyıldan bu yana dalga dalga dünyayı sarıyor; her ülkenin yapısına göre biçim, biçem ve ad kazanıyor. Anadolu’da Aydınlanma Devrimi’nin adını tarih koydu:
“Kemalizm!”
İlhan Selçuk bir yazısında şöyle der:
“Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyor. Anadolu’da emperyalizme karşı bir savaş veriliyor, padişah kaçıyor, halifelik kaldırılıyor, laik cumhuriyet kuruluyor, demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ koşulunun temeli atılıyor.”
Yalnız siyaset değil bu...
İdeoloji kapsamını da aşıyor...
Felsefeyi içeriyor...
İnsanlıkta her toplumun Aydınlanması ya yaşanmıştır ya da yaşanacaktır; Edison’un ampulü gibidir bu icat, ister istemez odalarımıza girecek...
Anadolu’da kimler yaşıyor?
Türk mü, Kürt mü, Çerkes mi, Ermeni mi, Abaza mı, Arap mı, Rum mu, Yahudi mi?
Ne fark eder ki?
Herkes Aydınlanmadan payını alacak ya da geçmişin karanlığında yaşamak için direnecek...
***
Sıkılmış bir yumruk gibi gergin olan hava yağmurla birlikte dağıldı...
O anda uygar toplumun ne anlama geldiğini düşündüm...
Uygar toplumların tümü ölüm cezalarını çıkarmıştır yasalarından, Portekiz 1876 yılında çıkarmıştır. Hollanda 1870, Norveç 1902, Danimarka 1930, İsviçre 1937, İngiltere 1971 yılında.