İnsanın ilkelleşmesi ve ölüm vadileri...
Çağdaş insan düşmanlığın kölesi olup ilkelleşmez, terörü lanetler... Düşmanlığın kökenini, gerekçesini...
Çağdaş insan düşmanlığın kölesi olup ilkelleşmez, terörü lanetler...
Düşmanlığın kökenini, gerekçesini araştırır!
Körgüdülerine ve önyargılara benliğini kaptırmaz.
Irkı, dini, dili, inancı, mezhebi, rengi ne olursa olsun, çağdaş insan düşünür, aydınlığın kapısını aralamak için çaba harcar...
Önce kendini bir başkasının yerine koyar.
Kimdir o başkası?
Karın, çocuğun, baban, annen, kardeşin, yakının, komşundur...
Türkiye’de üniter devlet çatısı altında yaşayan Türk, Rum, Kürt, Ermeni, Arap, Laz,Çerkes, Süryani...
Alevi, Sünni!
Dini, ırkı hiç fark etmez...
Farklı partilerden, farklı ideolojilerden gelseniz bile bu coğrafyada birlikte yaşamanın koşullarını öğrenir çağdaş insan!
Yargı bağımsızlığını savunur, hukukun üstünlüğünü...
2015 Türkiyesi’nde
Anadolu’da yaşayan insanları etnik, dinsel kimliklerinden dolayı ötekileştirmek isteyenlere karşı çıkmak, faşizmin çıkmaz sokağına girmek isteyenleri uyarmak, çağdaş insanın birincil görevidir...
Adadolu’da yaşayan herkes kardeştir!
Cizre’de, Silopi’de, Ağrı’da, Iğdır’da, Suruç’ta, Roboski’de yaşanan ölümler, iki ateş arasında kalan Kürt yurttaşlarımız ve şehit cenazelerimiz.
Anlattıklarım ve bugün yaşadığımız sorunlar İlhan Selçuk’un 30 yıl önce yazdığı gibi feleğin çarkından geçmiş kimi politikacılara romantik gelebilir.
Siyasette duyguya yer olmadığını öne sürenler insancıllığa bıyık altındangülebilir...