Mustafa Kemal’i tanımak…
Sen her zamanki gibi deniz kıyısındaydın… Belki çocukluğuna ilişkin anılar topluyordun. Neler konuşuyordun hüznün penceresinden. Pablo Neruda’nın Sandalcı Türküsü’nü dinlerken...
Sen her zamanki gibi deniz kıyısındaydın…
Belki çocukluğuna ilişkin anılar topluyordun.
Neler konuşuyordun hüznün penceresinden.
Pablo Neruda’nın Sandalcı Türküsü’nü dinlerken bile kendi iç evreninin tüm renklerini topluyordun doğadan.
Utangaçtın!
Gözlerini kısarak konuşuyordun…
30 Ağustos, yani Büyük Zafer’in 95. yıldönümü geride kalmıştı.
Atatürk dine ve “ibadet özgürlüğü”ne karşı mıydı?
Bakın ne demiş:
“Uygarlığın geri olduğu, bilginin henüz gelişmediği çağlarda, düşünce ve vicdan özgürlüğü baskı altındaydı. İnsanlık bundan çok zarar görmüştür. Özellikle din koruyucusu görünümüne bürünmüş olanların, gerçeği görebilen ve düşünebilenlere yaptıkları zulüm ve işkenceler, insanlık tarihinde her zaman kirli, korkunç olaylar olarak kalacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nde her yetişkin dinini seçmede özgür olduğu gibi, belli bir dinin törenlerini yapmada serbesttir. Dinsel tören yapma özgürlüğündedokunulmazdır. Doğaldır ki, dinsel törenler toplumun güvenliğini bozamaz, halkın göreneğine aykırı olamaz, siyasal gösteri biçimine de dönüştürülemez.
Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes Tanrı’ya istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dinsel düşüncelerinden ötürü bir şey yapılamaz. Hiç kimse düşüncelerini başkasına kabul ettirmeye kalkışamaz. Din anlayışı vicdana bağlı olduğundan, Cumhuriyet dinle ilgili düşünceleri devlet ve dünyaişlerinden, politikadan ayrı tutmayı, ulusumuzun çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni olarak görür.”
***
Yalnızlık yağmura benziyordu o akşam…
Dışarıda sokak lambaları. Yüreklerde özlem.
Sorular peş peşe geliyor aklıma…
Atatürk’ün ideolojisinde demokrasi ve özgürlük yok muydu?
Bakın Mustafa Kemal ne diyor: