Sesimi duyuyor musun?..
Paul Eluard’ın senin için yazdığı o şiiri okudum dün gece yağmurlu bir Paris akşamında... Diz çökmüş gözkapaklarımın üzerinde uykuyu haram ettin bana!.. Buğulu gözlerinde...
Paul Eluard’ın senin için yazdığı o şiiri okudum dün gece yağmurlu bir Paris akşamında...
Diz çökmüş gözkapaklarımın üzerinde uykuyu haram ettin bana!..
Buğulu gözlerinde kalabalığın apaydınlık sokağında el eleydik...
Ben yirmisinde, sen on altısındaydın...
Yağmur delice yağıyordu ve kent kendi yalnızlığı içindeydi.
Dün akşam yıllar önceye gittim... Serin ağaçlar altında dolaştım. Paul Eluard’ı okuyup Füruğ Ferruhzad’la sohbet ettim.
El eleyken ikimiz kapılar tutulmuştu, gece üşüyordu.
Akasya kokusundan sarhoş sokaklar ikimizin sevincini yaşardı eskiden...
Geçti o güzel günler, geçti!..
O sağlam, dopdolu yaşanan günler. O ışıl ışıl gökyüzü, o kiraz yüklü dallar. Yeşil sarmaşıklarla sarılmış, omuz omuza vermiş o evler. Mahalledeki o afacan çocuklar...
O günler geçti Neydi o günler?
Kirpiklerimin arasından hava kabarcıkları gibi coşardı şarkılarım ve bakışlarım...
Takıldığım her şeyi taze bir süt gibi içerdi...
Bak yine yağmur yağıyor ve ben yine üşüyorum...
Sadece ben değil gece de üşüyor...
Ben Paul Eluard okuyorum, senin gözlerinde sevdamı yakalamaya çalışıyorum...
Dinle:
“Bir ateş yaktım gök mavisi beni bıraktığında,
Bir ateş dostu olmak için,
Bir ateş soksun beni kış gecesine,