16 Nisan’da “Üsküdar’a gider iken..”
Köşe yazmaya, televizyonda program yapmaya, konuşmaya benzemez... Sahada olmak farklıdır... Birebir iletişim kurmak, insana dokunmaktır... Ve keyfi bambaşkadır...Önceki gün Üsküdar meydanındaydık... Vatandaşlarla bir...
Köşe yazmaya, televizyonda program yapmaya, konuşmaya benzemez... Sahada olmak farklıdır... Birebir iletişim kurmak, insana dokunmaktır... Ve keyfi bambaşkadır...
Önceki gün Üsküdar meydanındaydık... Vatandaşlarla bir araya geldik... Yoldan geçenlerle sohbet ettik... Bazılarıyla canlı söyleşi gerçekleştirdik...
Gördüğüm şu;
Evetçiler daha heyecanlı ve umutlu görünüyorlar… Neden 'Evet' diye sorduğumuzda uzun uzun cevap veriyorlar… (Hatta bazılarını susturmakta güçlük çektik…)
Evetçiler gerekçelerini şöyle sıralıyorlar…
“15 Temmuz' bir daha yaşanmasın…
7 düvel bizimle uğraşıyor, güçlü olmamız lazım…
Bundan sonraki seçimlerde koalisyon sıkıntısı yaşanmasın…
AB ve Kandil 'Hayır' deyin diye bastırdığı için 'Evetçi'yim…
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ekonomimiz daha da güçlenir, ekonomik sorunlar daha çabuk çözülür…
'Erdoğan'ı çok seviyorum, onun için 'Evet'…
***
Hayırcılarda ise pek heyecan yok, konuşmaya hevesli de değiller…
Onların gerekçeleri ise şöyle;
Biz cumhuriyeti seviyoruz…
Tek adam rejimi istemiyoruz…
Genellikle CHP sloganlarıyla cevap alıyoruz… Ve “tek adam rejimi nasıl oluyor, teklif edilen değişikliğin hangi bölümlerinden çıkarıyorsunuz bunları' diye sorduğumuzda net bir cevap alamıyoruz… 'Diktatörlük istemiyoruz' diyorlar… Biz de '5 yılda bir seçim varsa, millet bir sonraki seçimde cumhurbaşkanını cezalandırmaz mı?.. Seçimle gelen, seçimle gidiyor…' deyince yine teknik bir cevap alamıyoruz…
Hepsinin ortak bir cevabı var; “Öyle yazıyor ama uygulanacağına inanmıyoruz…”
Neticede 'Hayırcı'lar maddelerin içeriğini pek tartışmıyorlar…
***
Gelelim kararsızlara…
Anlaşılan o ki; kararsız pek kalmamış… Zira hiçbir kararsız seçmene rastlamadık…