CHP, “tarla tarla” gezecek!...
Belki bazı argümanlar, makul sebepler ortaya koyarlar' diye bekledik…Ama nafile!.. Belli ki, 'Hayır' kampanyalarını 'sloganlarla' yürütecekler...Cumhuriyet elden gidiyor…Demokrasiye sahip çıkalım…Laikiz, laik...
Belki bazı argümanlar, makul sebepler ortaya koyarlar' diye bekledik…
Ama nafile!.. Belli ki, 'Hayır' kampanyalarını 'sloganlarla' yürütecekler...
Cumhuriyet elden gidiyor…
Demokrasiye sahip çıkalım…
Laikiz, laik kalacaz…
Parlamentoyu yedirmeyiz…
Mustafa Kemal'in askerleriyiz…
Ee?..
Cumhuriyet'e, demokrasiye nasıl sahip çıkıyorsunuz?.. (Hani ülkede diktatörlük vardı?!..)
Peki 'laik kalacaz' ne?!.. (Demek ki acayip laikiz ve 15 yıldır hortlayamamış irtica... Kim sıktı lan o palavraları?!..)
Üstelik değişiklik teklifinde; “Kararnameler Şeyhülislam tarafından tasdik edülüp, Ceride'i Resmiye'de neşredilmek üzere…” gibi bir madde gördüğümü de hatırlamıyorum…
Ayrıca parlamentoyu yemek isteyen de yok… 18'lik gençlerin de girebileceği ve vekil sayısı 600'e yükseltilen bir parlamentodan söz ediyoruz… Sadece bakanlar kurulu değil, kanun yapmada parlamentodaki tüm vekillerin görev alabileceği bir yasamaya neden karşısınız deyiverin hele… Cumhurbaşkanından hesap sorabilen, istediği zaman da seçime gidebilen bir parlamento nasıl etkisizleştiriliyormuş bir anlatıverin hele… Hazır mevzuya girmişken mevcut sistemde cumhurbaşkanından nasıl hesap soruyorsunuz, onu da açıklarsanız iyi olur…
Tabii bir de “Hayır diyoruz çünkü Mustafa Kemal'in askerleriz” durumu var… Bu konuda bir şey diyemiyorum… 'Mazerettir' olabilir diye düşünüyorum!..
Ona bakarsanız kampanya metodolojisini en iyi bilen Prof. Koray'ın da (twitter'dan bildirdiği) bir mazereti var; “Arapça evet, ayva demektir…” ('Türkiye'de akademisyenleri bitirdiler' diyen kimdi?..)
Bu arada yargı meselesini unutmayalım birader…
'Cumhurbaşkanı yargıyı ele geçirecek' martavalını okuyorlar ama nasıl olacağını söyleyemiyorlar…
Buna en güzel cevabı Merve Şebnem Oruç yazdı…
Şöyle diyor Merve; “Tartışmalar, demokrasiden uzaklaşma ithamlarıyla başlıyor, kuvvetler ayrılığının bitmesiyle devam ediyor ve “Batılı demokrasilerde böyle mi canım?.. diye devam ediyor..”
Ve ardından sıralamış (özetle);
İsveç'te HSYK'nın yerini tutan Hakim Atamaları Kurumu 11 üyeden oluşuyor ve tüm üyeleri hükümet tarafından atanıyor… Danimarka'da da sistem aynı… Fransa'da kurulun başkanlığını Cumhurbaşkanı'nın kendisi, yardımcılığını ise Adalet Bakanı yapıyor... Hollanda'da tüm üyeler Adalet Bakanı'nın önerisi ile, çok ilginç olacak ama, Kral tarafından atanıyor… İngiltere'de ise HSYK benzeri bir kurum yok, ancak Lordlar Kamarası ve Temyiz Mahkemesi hakimleri, Adalet Bakanı'nın uygun görüşü ve Başbakan'ın tavsiyesi üzerine, Kraliçe tarafından atanıyor…”
Bu liste böyle uzayıp gidiyor…
Velhasıl demokrasinin Nirvanası'na ulaşmış elin gâvuru hükümetle, başbakanla, devlet başkanıyla, kralla, kraliçeyle yüksek mahkeme atamaları yapabiliyor, ama bizde keza halkın oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı bunu yapamıyor… (Üstelik değişiklikte cumhurbaşkanı kurula yine 4 üye atıyor..)
Neden?..
Bizde lider seçebilecek halk yok!… Zaten bu kifayetsiz milletten güvenilecek adam çıkmaz, çıksa da yönetemez, o zaman 'Hayır' öyle mi?!..
Kılıçdaroğlu Hayır kampanyası için şöyle diyor;
“İnadına sokak sokak tarla tarla gezip anlatacağız…”
Aman diyim dikkat… 'Tarla' neyin CHP'ye ters… (Bu arada 'tarla tarla' gezmek ne ya?!..)