Go home dostum.., Go home lan!...

Gerekli hallerde cuntacılar devreye girer, siyaset ve toplum yeniden dizayn edilirdi…
Anayasa darbeden darbeye değişir, ara rejimlerle demokrasiye ayar çekilirdi…
Vatandaş çok çekerdi, 'idare edin' denirdi fakru zaruret içerisinde… Ama faşizan statükonun saltanat kayığında seyr'ü sefa eyleyen eski Türkiye oligarkları her türlü memnundu vaziyetten…
Çağdaş medeniyetler seviyesinin feriştahı Batı da çok memnundu bizden...
Ne ölüyordu, ne diriliyordu Türkiye..
Hep böyle devam edecek zannettiler...
'Hasta adam'ın torunları hiçbir zaman tehdit olmayacaktı...
Lakin ne olduysa 2002'den sonra oldu... Erdoğan bu düzenin tekerine çomak soktu...
Eski alışkanlıklarından bir türlü vazgeçemediler ama… Daha önce oluyordu ya, hep öyle devam edecek zannettiler…
Önce hafife aldılar... Nasıl olsa biri çıkar 'höt zöt' eder, devran döner' diye beklediler...
Lakin işler eskisi gibi gitmedi...
Sandık dışı her türlü gayrı meşru metodu denediler... Olmadı...
367 zırvası, kapatma davası, geceyarısı muhtırası, Gezi kalkışması, 17/25 kumpası ve nihayet 15 Temmuz saldırısı...
Hiçbirinde başarılı olamadılar...
Olmayınca olmuyor işte!...
Erdoğan bu millete 'mayasını, köklerini, genetik kodlarını' hatırlattı...
Çok şaşırdılar bu işe... Türkiye uçurtma misali rüzgar vurdukça kalktı...
15 Temmuz'dan sonra daha çok meydan okumaya başladık...
Dolayısıyla dünyaya demokrasi ihraç eden, dünya barışını tesis ettiğini söyleyen Batı'nın Türkiye hazımsızlığı ayyuka çıktı...
Onlar da artık aleni mücadele ediyorlar Türkiye'ye karşı...
Mültecilere kapıları kapatıp PKK'ya kucak açan AB, “demokrasi adına terörle mücadele kanunlarınızı gevşetin” diyor bize... ('Fransa da 'OHAL' var ama?!..' desen, 'sana ne' der çağdaş puştlar!...)
ABD FETÖ'başını kucağında besler.., PKK'nın Suriye kolu olan PYD'yi ABD'nin Ortadoğu'daki askeri gücü gibi kullanıp destekler...