Abdülhamit ve Erdoğan
Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?" Mehmet Âkif Ersoy Türkiye'nin Washington, Londra, Berlin, Brüksel, Tel Aviv'den talimat alamaz, söz geçirilemez konuma yükselmesi...
Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?" Mehmet Âkif Ersoy Türkiye'nin Washington, Londra, Berlin, Brüksel, Tel Aviv'den talimat alamaz, söz geçirilemez konuma yükselmesi, yönetimin merkezinin Ankara olarak tahkim edilmiş olması dış merkezlerdeki güç odaklarını, Pensilvanya'yı ya da Kandil'i neden kızdırıyor anlamak mümkün. Lakin anlaması güç olan, Erdoğan'ın Ak Parti'nin ANAP'laşmasına izin vermemesi üzerine dış mecralarla aynı söylemi farklı kelimelerle üreten bazılarıdır. Reuters'ın otoriter, Economist'in Sultan Erdoğan, New York Times'ın diktatör imalarını, içimizdeki bazı kâlemler de Hz. Ali kıssaları, Hz. Ömer analojileriyle yeniden üretmeye çalışıyorlar. İnsan gerçekten hayret ediyor. Abdülhamit'in karşısına sosyalistler, liberaller, gayrimüslimlerden sonra bazı İslâmcılar da aynı böyle dikilmişti. O Abdülhamit ki, devletin gerilemesi ile çöküşü arasındaki yarığı 33 yıl kapatabilmişti. İmparatorluğun 300 milyon olan altın borcunu, 30 milyonun altına indirmişti. 1909'da zorla 'hal edildiği'nde, dış ticaretimiz %4.3 fazla vermişti. Eğitimi kız çocuklarına zorunlu kılan lider Mustafa Kemâl değil, Abdülhamit idi. Okumayazma oranını 5 kat arttırmıştı.