‘Az eğitimli, eski futbolcu Erdoğan’
"Bu dengeyi bozansa, az eğitimli eski futbolcu Recep Tayyip Erdoğan'ın önderlik ettiği popülist İslâmcılar ile geniş bir ölçüde dindar bir girişimci olan Fetullah Gülen'in Teksas'tan Taşkent'e binden fazla okul...
"Bu dengeyi bozansa, az eğitimli eski futbolcu Recep Tayyip Erdoğan'ın önderlik ettiği popülist İslâmcılar ile geniş bir ölçüde dindar bir girişimci olan Fetullah Gülen'in Teksas'tan Taşkent'e binden fazla okul, onlarca üniversite ve eğitim enstitüsü kuran yüksek eğitimli takipçilerinin kazanan ittifakıydı."
Yukarıdaki, Foreign Policy'de geçtiğimiz hafta çıkan bir makaledeki cümlenin tercümesi. Üniversite mezunu olan Erdoğan'ın az eğitimli ve eski futbolcu; ilkokul mezunu olan Gülen'in ise ufku geniş bir girişimci olarak nitelendirildiği, Gülen müridlerinin açıkça övüldüğü bu ve benzeri makaleler Batı basınında sıklıkla yer alıyor. Ondan sonra da diğer yandan "Neden Türkiye'de Amerika ve/ veya Batı karşıtlığı yükseliyor?" temalı makalelerinde 'Çünkü Erdoğan...' diye başlayan cümlelerle açıklama getirmeye çalışıyorlar.
Türkiye'deki Batı karşıtlığını, Erdoğan'ın döneminde çıkan nevzuhur bir durum olarak gören analistlerin Türkiye tarihinden bihaber olduğunu düşünmek mümkün. Aslında istatistiklere bakılırsa, Erdoğan dönemi'nin ilk on yılı, Türkiye'deki Batı karşıtlığının azaldığı veya ortalamada kaldığı bir dönem olarak okunabilir. Zira bu on yıl içerisinde Avrupa Birliği ile de Amerika Birleşik Devletleri ile de senkronize biçimde iyi ilişkiler sürmekteydi.
Erdoğan'ın 'one-minute'le İsrail'i eleştirmiş olması, Suriye'deki Esad rejiminin katliamları sonucu iç savaşın patlak vermesi üzerine AB'nin net bir politika ortaya koyamaması ve mülteci krizinde Türkiye'yi yalnız bırakması, Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz gibi bazı figürlerin "Erdoğan muhatabımız değil" şeklindeki üstenci tavırları, Britanya'da Erdoğan'a küfür yarışması açılması ve bunu o zamanın Londra Belediye Başkanı, şimdinin Dışişleri Bakanı'nın içinde hayal edemeyeceğiniz iğrençlikteki ifadelerin geçtiği bir şiirle kazanması, Türkiye'de Suriye'den ülkeye giren PKK'lılar canlı bomba olup vatandaşlarımızı onar onar katlederken, PKK'nın Suriye kolu YPG'nin Avrupa'da gerek sergilerle gerek ofis açtırılarak yüceltilmesi, ABD'nin Suriye'de görev yapan askerlerinin YPG armalı üniformalar giymeleri, DAEŞ'le mücadeleden sorumlu özel temsilcisi Brett McGurk'ün YPG'ye özel ziyaretlerde bulunması, YPG gibi Türkiye'ye tehdit oluşturmayan muhalif gruplar ısrarla yalnız bırakılırken tüm istihbari ve lojistik desteğin YPG'ye kaydırılması, öte yandan Türkiye'nin DAEŞ'le mücadelesinin küçümsenmesi ve hatta Musul'da olduğu gibi ABD desteği ve Bağdat yönetimi baskısı ile birlik sayımızın azaltılması ve benzeri pek çok neden sayılabilir.