Çok bilen analistler, analistlerimiz...
İyimser ile kötümser konuşuyormuş. Kötümser, karakteri gereği "Her şey öyle kötü ki daha kötüye gidemez" diye söylenmiş. İyimser ise, "Öyle deme, her zaman daha kötüsü mümkündür" demiş.
Batı ekseni dışında düşünemeyen bazı analistlerimizi okuyunca, aklıma ister istemez bu fıkra geliyor. Her gün ayrı bir felaket tellalığı, her gün ayrı bir nefret üretme çabası... O yüzden bugün, sadece bir ay içinde yaşanan bazı gelişmeleri hatırlatmak istiyorum.
15 Temmuz sonrası, Türk Devleti'nin güvenlik paradigması baştan yazıldı. Olağanüstü hal kapsamında FETÖ ve PKK iltisaklılara toplu tasfiyenin yanı sıra, Fırat ile Zeytin Dalı ve Pençe harekâtlarını bu kapsamda değerlendirebilirsiniz. Yine millî güvenliğimiz açısından büyük önemi haiz olan S-400'ler geldi ama felaket tellallarının dediği hiçbir şey olmadı. Bilakis ABD Başkanı, Türkiye'nin tezlerini savunarak, adaletsiz davranıldığını dünya kamuoyunun takip ettiği G-20 Zirvesi'nde dile getirdi.