Erdoğan’ın tek rakibi
Bolşevik devrimiyle alakalı Lenin'e atfedilen, "Hiçbir şeyin olmadığı on yıllar vardır ve on yılların olduğu haftalar vardır" sözü, 15 Temmuz'dan itibarenki halimize nasıl da uyuyor değil mi?15 Temmuz'da darbe...
Bolşevik devrimiyle alakalı Lenin'e atfedilen, "Hiçbir şeyin olmadığı on yıllar vardır ve on yılların olduğu haftalar vardır" sözü, 15 Temmuz'dan itibarenki halimize nasıl da uyuyor değil mi?
15 Temmuz'da darbe yapmak istediler ama millet devrim yaptı. O gün, Türkiye'nin asırlık mazisi 'kırıldı' ve asırlık bir istikbâle yol verdi. "Siyasî devrimler, mevcut iktidarı devirerek olur" ezberiyle 15 Temmuz'un devrimsel niteliğini inkâra çalışanlar, aslında Türkiye siyasetinden hiçbir şey anlamamış olanlardır.
Öldürülerek devrilmek istenen Cumhurbaşkanı'nın darbeyi eniştesinden haber aldığı bir ülkede, 15 Temmuz'da devrilen bürokratik oligarşidir.
İstisnaları bir yana koyarsak, düzenli maaşlarıyla makamlarından aldıkları güç sayesinde en iyi bildikleri iş, iş yapmamak olan; hep daha fazlasını hak ettiğinden başka düstur bilmeyen, 'hakkı tutup kaldırmayı' delilik addeden, bunu yapmaya kalkışanlara da çelme takmayı vazife edinen, hangi meşrepten gelirse gelsin en nihayetinde birbirinin kopyası fırsatçılar haline gelmiş, 'kulis' yaptıkları mekânlar dışında aralarında fark kalmamış, kendi kliğinin çıkarı için işbirliği yapmayacağı odak olmayan kokuşmuş bürokrasinin iktidarının devrilmesidir.
Olağanüstü hali, olağanüstü yapan da bürokratik oligarşiyi ve onun tuzaklarını aşıp, ilk kez milletin menfaati için karar alabilen bir 'istisna hali'nin tesis edilmiş olmasıdır. Örneğin, kanun hükmünde kararnameler çıkarılamıyor olsaydı, şu anda emniyetten yargıya, ordudan sivil bürokrasiye kadar her yer takım elbiseli /üniformalı darbecilerle dolup taşıyor olacaktı.
Olağanüstü hal dediğimiz şey, bu anlamda bugüne kadar oturmuş olması gereken olağan haldir. Zira ideal demokrasideki olağan hal, yetkinin millet eliyle seçilmişlere teslim ediliyor olmasıdır.