Hamaset mi gerçekler mi?
"Gıda zincirine hükmeden halklara hükmeder; enerji kaynaklarına hükmeden tüm kıtalara hükmeder, paraya hükmeden dünyaya hükmeder." ?Henry Kissinger Türkiye, İran, Guatemala, Brezilya, Venezüella, Dominik Cumhuriyeti...
"Gıda zincirine hükmeden halklara hükmeder; enerji kaynaklarına hükmeden tüm kıtalara hükmeder, paraya hükmeden dünyaya hükmeder."
?Henry Kissinger
Türkiye, İran, Guatemala, Brezilya, Venezüella, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Bolivya, Kongo, Endonezya, Gana, Şili, Çad, Haiti, Portekiz, Jamaika, Panama, Nikaragua, Güney Afrika, Kore, Filipinler ve dahası...
Dünya üzerinde CIA'nın direkt veya dolaylı bir veya birden fazla yönetimine müdahale ettiği ülkeleri sıralamaya kalksak, sadece ortaya çıkmış yalın gerçeklerden yola çıkarak bile böyle uzun bir liste elde edebiliriz.
Ancak darbe deyince aklımıza sadece tankla, topla tüfekle yapılan müdahaleler gelse de ABD'nin IMF ve Dünya Bankası eliyle şekillendirdiği ülke sayısının bundan kat be kat fazla olduğunu görürüz.
Ne var ki işleri artık daha zor.
Bretton Woods, adını normalde kimsenin duymayacağı New Hampshire'deki küçük bir ABD kasabasının adıydı. Ancak II.
Dünya Savaşı sırasında, Temmuz 1944'te, tam 44 ülkeden üst düzey temsilciyi ağırladı. Burada ABD, girmeyi kabul ettiği savaş sonrası, düzenin iplerini eline alacağını garantilemiş oldu. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kuruluşuna burada karar verildi. Daha önemlisi doların, altına dönüşebilen tek para birimi olarak kabulü de bu konferansla karara bağlandı. Bugün "Uluslararası Para Düzeni" dediğimiz heyulanın temeli atıldı. Ancak bu sistem, 1973'teki global petrol krizine dek ayakta kalabildi.
Artık dünyanın enerji kaynaklarına erişim etrafında döndüğü, petrol satın almak isteyen her ülke ya da kuruluş karşılığını dolar olarak ödemek, dolara endeksli bir ekonomiyi kabul etmek zorundaydı.
16. ABD Başkanı dönemine dek basılmayan ABD Doları, artık dünya piyasalarının merkezi konumundaydı.
23 trilyon dolar borcuna rağmen ABD'nin ayakta kalabilmesini sağlayan bu petrodolar döngüsüydü.
Bu yüzden petrolün dolarla satılmasını önleyebilecek en küçük potansiyel tehdit, direkt ABD ekonomisinin can damarına yapılmış bir saldırıdır. Aynı şekilde petrol kadar önem kazanmaya başlayan doğalgazın da ABD kontrolü dışına çıkması da eşdeğer bir saldırı olarak kabul edilir. Saddam'ın 11 Eylül ile uzaktan yakından alakası kurulamamasına rağmen indirilmesinin en büyük sebebinin, 2001'den itibaren euro ile petrol satmaya kalkması olduğu düşünülür.
Şu anda dünyanın en büyük petrol ithalatçısı da mal ihracatçısı da Çin'dir.
Bu, dünya ticaretinde kullanılan para birimindeki dolar hegemonisini sarsmaya başlamıştır.
Zira Çin, hem en fazla petrolü ithal edip hem de bunu ABD doları üzerinden yapmak istememektedir. Uluslararası Şanghay Enerji Borsası'nı (UŞEB) kuran Çin, petrol ticaretinde yuan karşılığı vadeli işlemler yapmaktadır.
UŞEB'nin yakın dönem hedefi, petrol ve doğalgaz ticaretinin dolardan yuana kaydırılmasıdır.
Geçtiğimiz sene, Rusya ile yuan karşılığı yapılan uzun vadeli petrol tedarik sözleşmesi bu noktadaki en somut adımdır.
Başkan Erdoğan'ın açıkladığı üzere, Çin ve Rusya'nın yanı sıra İran ve Türkiye de dolar merkezli uluslararası para sistemine meydan okuyan ülkeler arasındadır.
Ayrıca Çin, petrolü sadece yuana değil, Şanghay Altın Borsası'nda fiyatlanan yuan değerindeki altınla alarak iki kurumu enerji ihracında merkezileştirmeyi hedeflemektedir.
Bir nevi Çin, kendi Bretton Woods sistemini kurmaktadır.
Buna ek olarak Yuan'ın, Ekim 2016'dan beri IMF'de resmî rezerv para birimi statüsü kazandığını, henüz eşdeğer bir alternatif olarak nitelendirilemese bile, Çin'in uluslararası ödemeler için 2015'ten itibaren ABD merkezli Swift sisteminin yanında kendi CIPS sistemini kullanmaya başladığını ve yuanın rezerv edilebilmesi için birçok ülke merkez bankalarıyla ortak anlaşmalar imzalamış olduğunu da not edelim.
ABD hegemonisi sallantıdayken, hem kendimize yatırım yaptığımız hem de 'doğru at'a oynadığımız bir süreçten geçiyoruz.
Mücadelemizi hamaset diye küçümseyenlerin, gelmekte olanı doğru okuyamayan ve 'öğrenilmiş çaresizliğe' mahkûm âcizler olduğu kanaatindeyim. Kazanacağız!