HDP ve MHP'nin tutum birliği
DHKP-C'liler, Çağlayan adliyesini basıp, bir Cumhuriyet savcısını rehin aldılar. Savcının, başına silah dayanmış fotoğrafını sosyal medyada paylaştılar. Halk, savcının akıbetini tedirginlik...
DHKP-C'liler, Çağlayan adliyesini basıp, bir Cumhuriyet savcısını rehin aldılar. Savcının, başına silah dayanmış fotoğrafını sosyal medyada paylaştılar. Halk, savcının akıbetini tedirginlik içinde beklerken, ülkenin ana muhalefet lideri, yine sosyal medyadan, hükümetin adliye basılıp savcı rehin alınsın diye kasıtlı olarak ülke çapında elektrikleri kestiğini iddia edebildi. Bu akıllara zarar ve canhıraş biçimde üretilen acemi komploculuk, DHKP-C denince gözlerin CHP'ye çevrileceğini bilmelerinden kaynaklanıyordu.
Hâlbuki CHP'nin, Gezi sürecinden bu yana mütemadiyen şiddeti meşrulaştıran pozisyonundan geri dönmesi yeterdi. Ne var ki Kılıçdaroğlu, saldırı sonrasında, kendi aklınca Ak Parti'yle ilişkilendirmeye çalıştığı teröristlere terörist bile diyemedi, savcının cenazesine gelemedi...
Şehit savcı ve ailesine sahip çıkan sadece hükümet oldu. Ne yazık ki MHP bile bırakın millî olmayı, insancıl bir duruş bile sergileyemedi.
Ağır silahla donanmış PKK'lılar, 'ağaç dikme şenliği' için, Ak Parti'ye oy verdiği bilinen bir köye inip 'seçim propagandası' yapmaya kalktı.