İngiltere kaçarken, Avrupa ve biz
Hollanda'yı temsilen İşçi Partisi'nin Avrupa Parlamentosu üyesi ve Türkiye raportörü Kati Piri, taslak Türkiye raporunda Avrupa Birliği Komisyonu'na ve üye ülkelere Ankara ile üyelik müzakerelerinin resmen askıya...
Hollanda'yı temsilen İşçi Partisi'nin Avrupa Parlamentosu üyesi ve Türkiye raportörü Kati Piri, taslak Türkiye raporunda Avrupa Birliği Komisyonu'na ve üye ülkelere Ankara ile üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması çağrısında bulundu. Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirmekten çıktığımızın gerekçesi olarak da büyük ölçüde FETÖ ve PKK'ya karşı aldığımız tedbirlerin sıralandığı rapor, Avrupa Parlamentosu tarafından da onay görürse Türkiye-AB ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir.
Bizim manşetlerde Piri'nin raporu öne çıkarken, dün AB'nin geleceğini ilgilendiren başka bir karar dünya manşetlerindeydi. İngiltere Başbakanı Theresa May, beş saatten fazla süren kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ülkesinin AB ile vardığı Brexit anlaşma taslağını onayladığını duyurdu. Anlaşmanın bakanlar arasındaki "uzun ve ayrıntılı" bir tartışmanın ardından onaylandığını belirten May, "Kesinlikle inanıyorum ki bu anlaşma, İngiltere'nin bütününün çıkarlarına en uygun olanı" dedi. Ancak aynı fikirde olmayan üç bakan, dün May'in kabinesinden istifa etti bile.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean- Claude Juncker ise, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk'a hitaben yazdığı tivitinde, "Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden geri çekilmesi konusunda müzakerelerde kararlı, belirleyici ilerlemenin sağlandığını ifade eden bir mektubu gönderdim" dedi. Dün AB Brexit Başmüzakerecisi Michael Barnier ile bir araya gelen Tusk'ın, Brexit anlaşmasının onaylanması için "olağanüstü bir AB liderler zirvesi" çağrısı yapması bekleniyor.
Anlayacağınız Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma referandumundan "Evet" oyu galip çıktığından bu yana ilk kez kararlı bir yola girilmiş görünüyor. İngiltere'nin olmadığı bir AB'nin, sadece Türkiye için değil, dünya için de cazibesi azalmaya yüz tutmuş bir siyasi oluşum olduğu aşikâr.
Öte yandan Türkiye halkı ve devleti, uzun süredir AB'ye üye kabul edilmeyeceklerinin farkında olarak gelişmeleri gözlemliyor diyebiliriz. Nitekim mülteci anlaşması başta olmak üzere AB'nin Türkiye'ye karşı sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınan ve buna rağmen üstenci pozisyondan konuşmaya devam eden halinin çıkmaz sokağa çıkacağı belliydi. Piri'nin raporu kabul edilirse de bu tescil edilmiş olacak.