Merhamet değil, adalet bekliyoruz
Cumhuriyet gazetesi, dün "Skandal Kayıt" diye manşetten bir haber verdi. Haber, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan ilk canlı yayın röportajı başlamadan evvel alınan...
Cumhuriyet gazetesi, dün "Skandal Kayıt" diye manşetten bir haber verdi. Haber, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan ilk canlı yayın röportajı başlamadan evvel alınan bir kaydın sızdırılması üzerine kurulu.
Cumhurbaşkanı Danışmanı Mustafa Varank, Gazeteci Akif Beki ve benim arama geçen bir sohbette, Varank "terör örgütü" olarak tanımlanan paralel yapının kanallarının uydudan çıkarılması gerektiğini ama bunun engelle karşılandığını söylüyor. Ben de kendisine katıldığımı belirterek, "Çok merhametli gidiliyor" diyorum.
Sanırım paralel yapı da bana katılıyor olacak ki, "yıkılmadık, ayaktayız" dercesine, Cumhurbaşkanlığı makamında yapılan bir söyleşinin dışında kalan sohbetlerin video kaydını, tam da paralel yapının kanalları TÜRKSAT'tan çıkarılmışken, 8 ay sonra servis ediyor. Mücadelenin yeterince doğru verilmediğinin bundan güzel bir kanıtı olabilir mi? Üstelik paralel yapıyla mücadede devletin üzerine düşeni yapmadığını o gün sadece Cumhurbaşkanı Danışmanı'na da söylemedim. Canlı yayın sırasında, kamuoyu önünde, kendisinin de paralel yapıyla mücadeledeki ataletten müşteki olduğunu bildiğim Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da söyledim. Sorduğum sorulardan birisi şöyleydi:
"Hâlen çok operasyonel bir yapı olduğunu görebiliyoruz. Yani mesela en son, Hollanda Hristiyan Demokrat Partisi'nden vekillere bazı belgeler tutuşturulmuş; Lahey'e iktidar başvursun ve işte sizi ve hükümeti yargılatmak için neden? Teröre yardımdan. İşte bakıyorsunuz, Freedom House Report'ta TRT'deki bazı işten çıkartmalar bile basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi noktasında oraya yorumlarını sokuşturuyorlar.