S400’leri alacak mıyız?
Türkiye, Çin merkezli CPMIEC'e füze savunma sistemi ihalesini vermeye çok yaklaşmıştı. Şirket, Kuzey Kore ve İran'la ilişkileri sebebiyle ABD'nin 'kara listesi'ndeydi. Ancak Türkiye'nin bir NATO ülkesi olarak ABD ve Hollanda...
Türkiye, Çin merkezli CPMIEC'e füze savunma sistemi ihalesini vermeye çok yaklaşmıştı. Şirket, Kuzey Kore ve İran'la ilişkileri sebebiyle ABD'nin 'kara listesi'ndeydi. Ancak Türkiye'nin bir NATO ülkesi olarak ABD ve Hollanda dururken, Çin'e ihale vermeyi düşünmesi boşuna değildi. Zira NATO üyesi ülkelerden gelen teklifler hem çok yüksek fiyattandı hem de hiçbiri teknoloji transferi ve ortak üretim yapmayı önermiyordu. Yani Türkiye'ye hem fahiş fiyata balık satacaklar hem de balık tutmayı öğretmeyip kendilerine mahkûm kılmaya devam edeceklerdi.
Ancak buna rağmen Türkiye çok yakın markaja alındı. Batılı liderler ve NATO'dan sertlik dozu yükselen açıklamalar birbirini izledi. Türkiye'nin Batı ittifakına göbekten bağlı kalması ve diğer tüm seçenekleri gözardı etmesi beklendi. NATO yetkilileri, açık biçimde ihale Çinli firmaya verildiği takdirde, NATO sistemine entegre olmayacağını, Türkiye'nin kendi imkânlarıyla başbaşa kalacağı tehdidini savurdu. Yetmedi, projede yer alacak ASELSAN ve HAVELSAN gibi Türkiyeli şirketlerin de Batılı şirketlerle ilişkilerinin kötü yönde etkileneceği 'uyarı'sını yaptılar.
Bugün Moskova'nın da Tahran'ın da Şam'ın da Ankara'yı vuracak güçte füze sistemleri var ve buna karşın Türkiye'ye koruma sağlaması gereken NATO şemsiyesi, Patriotları bile Türkiye'yi sıkıştırıp pazarlığa zorlayacak bir araç olarak kullandı. En sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı bloğuna bir şans daha verdi. Obama ile sıcak fotoğrafların verildiği ve Antalya'da gerçekleşen G-20 zirvesine denk gelecek şekilde füze ihalesinin iptalini kabul etti. NATO'nun Türkiye'yi ikna edecek güvenceler verdiği yorumları yapıldı.
Sadece üç hafta sonra, 15 Temmuz sonrası tutuklanan pilotlar, Rus savaş uçağını düşürdü. ABD ile iyice yakınlaşmak ve Rusya'ya karşı pazarlık kat sayımızı da düşürüp gardımızı indirmek zorunda bırakıldık. Kısaca FETÖ'cü bir pilot eliyle NATO'ya boyun eğdirildik. Üstelik o süreçte NATO'dan üç beş açıklama dışında askerî açıdan bir yardım görmedik. Bilakis, AB mülteci anlaşmasını bir dayatma olarak kullandı. ABD ise yaklaşık bin TIR'la YPG'ye destek taşıdı ve eğitip donattığı YPG'yi âdeta düzenli bir orduya çevirdi.
Şimdi dünya üzerindeki en modern hava savunma sistemi olan S400'ler için Rusya ile masadayız. Kısa, orta ve uzun menzilli füze kullanabilen bu sistemle Türkiye, herhangi bir yöne doğru aynı anda 72 füze birden ateşleyebilecek. Menzili 400 kilometre olan bu füzeler, bize hangi ülkelere karşı nasıl bir koruma sağlayacak, hayal edin. Rusya hazır olan dokuz bataryanın ikisini Türkiye'ye konuşlandırarak siyasî bir mesajı vermeye hazırlanıyor. Ancak NATO radarlarına entegrasyon sorununun nasıl çözüleceği belirsiz ve entegre olmazsak da bu NATO'ya elveda anlamına gelebilir.
Eğer her şey yolunda giderse, 1962 Küba füze krizinde, ABD'nin Rusya'ya karşı konuşlandırdığı Jüpiter'lerin olduğu ülkeden, Rusya'nın S400 hava savunma sistemini sağladığı ilk ülke olma yoluna gireceğiz. Putin'in 755 ABD'li diplomatı geri göndereceğini açıkladığı son süreçte, Pentagon'dan da Türkiye'ye yönelik itiraz sesleri yükselmeye başladı. Trump'ın DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi McGurk'ün Türkiye'nin İdlib'de El Kaide unsurlarına dolaylı destek verdiği iddialarını da, mini etekheykel- şort derken oluşturulmaya çalışılan toplumsal memnuniyetsizlik dalgasını da gelmekte olan sıcak günlere karşı direncimizi azaltmaya çalışan saldırılar olarak gördüğümü not edeyim.