Şafağı beklerken, cephedeki çadırda, teyakkuzda

Ben bir çadırda doğdum. Biz asker çocukları böyleyizdir, bulduğumuz çadırda doğarız (...) Neden çadırda doğdum? Alman saldırısı bekleniyor; babam asker malum.

Ege'de savunmak üzere siperlerdeler, mevzi tutmuşlar. Aileler de mümkün olduğu kadar yakın bir noktada, çadırlarda kamp kurmuşlar. Annem, kocasının yanında, cephedeki askerlerin gerisinde, karnı burnunda... Bir gece, doğa doğa, her zamanki gibi bulmuşum sabahın ikisini, üçünü. Ellerinde fenerler doğum gerçekleşmiş."
Cephe gerisinde, sabaha karşı doğan o küçük bebek Alev Alatlı'ydı. Kendisinin kâlemle verdiği mücadeleyi, doğum hikâyesinden daha güzel anlatan bir metafor yoktur sanırım: Şafağı beklerken, cephedeki bir çadırda, teyakkuzda...
Turkuvaz Kitap'tan ilk iki cildi çıkan ama 6.500 sayfası hazır olan ve 11 cilt olması planlanan külliyatı, Alev Alatlı'nın sürdürdüğü Türkiye nöbetindeki şafağı çağırma çabası olarak okuyorum.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır 08 Kasım 2024 | 154 Okunma Avrupa’ya sızan İsrail casusları 06 Kasım 2024 | 293 Okunma ‘Kutsal işgal’ 05 Kasım 2024 | 186 Okunma Göbeğimizi kendimiz keseceğiz 01 Kasım 2024 | 211 Okunma Trump mı, Harris mi? 30 Ekim 2024 | 423 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar