‘Sudanlı Zenci Musa’nın bavulu
1919. Mondros Mütarekesi sonrası kara günler. İstanbul, İngiliz işgali altında. Mahremimize namahrem eli değmiş, Dersaadetimiz tutsak... İşgal kuvvetleri komutanı General Harrington, cüsseli bir siyah tenli Arabı işaret...
1919. Mondros Mütarekesi sonrası kara günler. İstanbul, İngiliz işgali altında. Mahremimize namahrem eli değmiş, Dersaadetimiz tutsak...
İşgal kuvvetleri komutanı General Harrington, cüsseli bir siyah tenli Arabı işaret ederek kim olduğunu sorar. Savaş sırasında İngilizleri atlatarak İstanbul'dan Yemen'e 300.000 Osmanlı altınını götüren kişi olduğunu söylerler. Harrington, Musa gibi bir haysiyet abidesi ile karşı karşıya olduğunu bilmeden, O'na kendisi için çalışmasını teklif eder. Musa'nın cevabı bugün bile hain işbirlikçilerin yüzüne çarpan bir tokat gibidir: "Benim bir devletim var; Devlet-i Osmanî. Bir de bayrağım var, ay yıldızlı bayrak. Ve bir de Kumandanım var, Eşref Bey. Bu iş daha bitmedi. Mücadelemiz devam edecek!"
Trablusgarp işgaliyle birlikte Libya direnişinden itibaren Osmanlı devletine gönüllü olarak hizmet eden Zenci Musa, Teşkilat-ı Mahsusa'nın son lideri Kuşçubaşı Eşref'in sağ koludur. O'nun verdiği her hizmeti başarıyla yerine getirmiştir. Biladu's Sudan, yani "Siyahların ülkesi"nden Musa.