Suriye Türkiye olur mu?
Yabancı basının iki yıldır Türkiye'ye giydirmek istediği gömleğin adıydı 'Suriye'. Bu formülde, insanları katleden vahşi bir diktatör, kurulduğu günden bugüne muhalifleri ya öldüren ya da hapseden...
Yabancı basının iki yıldır Türkiye'ye giydirmek istediği gömleğin adıydı 'Suriye'. Bu formülde, insanları katleden vahşi bir diktatör, kurulduğu günden bugüne muhalifleri ya öldüren ya da hapseden vahşi Baas rejimi, halkına düşman bir istihbarat devleti gibi kocaman eksikler vardı ama ne fark ederdi ki...
Türkiye'yi yabancı basından takip eden birisi için biz, iç savaşın uçurumunda, tüm kötülüklerin kaynağı olan kana susamış bir canavar tarafından yönetilen, her an birbirini boğazlayacak insanlardan müteşekkil bir ülkeydik. Bir kısım Türkiyeli basın mensupları da bu imajı köpürtmek için az uğraşmadı değil. O yüzden Yenikapı'da verilen imaj öylesine güçlü, öylesine yıkıcıydı ki...
Musevi Cemaati, o gün 'aşkla' Yenikapı'daydı mesela. Dünya Yahudi Kongresi'nden ADL'ye kadar tüm global sivil toplum örgütlerine Yenikapı mitingine destek mesajı yayınlatmalarını sağladılar. Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh'i başındaki al yıldızlı şapkasıyla, Abdullah Ustaosmanoğlu Hocamız ile sohbet ederken görmek ne güzel bir manzaraydı ayrıca.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın halka hitabı ve verdiği mesajların coşkuyla karşılanması çok önemliydi mesela. Çünkü darbe püskürtüldüğünden beri Türkiye'nin devlet olarak zayıfladığı, ordunun toparlanamayacağı mesajı veriliyordu. Görüldü ki Türkiye milletiyle de kurumlarıyla da güçlü ve dimdik ayakta durmaktadır.
Başı açık kadınlarımızla başı kapalı kadınlarımızı yan yana, omuz omuza, her zaman olduğu gibi görmek keza... Yıllardır Türkiye'ye "dostumuz sekülerler, düşmanımız İslâmcılara" karşı diyerek dünyaya sunan yabancı 'gözlemci ve analistler'in odalarına asmalık fotoğraflar vardı gerçekten.