Uğur Dündar’ı susturan, bize ne yapmaz?
İngilizcede "echo-chamber" diye bir deyim var. Türkçeye "yankı odası" diye tercüme edilen bu deyim, günümüz iletişim dünyasının en temel noktasını anlatıyor...
Buna göre belli bir düşünce ve inanışa sahip insanlar, büyük çoğunlukla kendisiyle aynı düşünce ve inanışa sahip insanlara yakındır. Bu 'habitus'a herhangi bir yeni duyum, söylem, dedikodu, vb. girdiğinde, kişiler ilişkide oldukları ağ içinde bunu doğruluğunu da araştırmaya uğraşmadan yayarlar. Sosyal medya sayesinde de kulaktan kulağa, tıktan tıka, retweetten retweete büyüyen bu heyula bir yankı odası oluşturur. Artık yayılan verinin gerçek olup olmadığının bir önemi yoktur. O, defacto gerçek haline gelmiştir.
CHP'nin başarılı olduğu bir nokta varsa, o da bu yankı odasını hiç boş bırakmaması ve takipçilerinin en dış halkasına değin bu yankının ulaşıp 'gerçeklik' haline gelmesini sağlamasıdır.
"CNN Türk beni çeken kameramanları kovmuş"tan başlayın, kendi yardımcılarına bizzat aldırdığı Atatürk tablosunu İBB'nin indirdiği yalanına değin CHP adayının "büyük attığı" ne varsa bu kitle silip süpürdü. En son VIP'den geçemeyince deliye dönen CHP adayının, Ordu Valisi için iki kez "Valiniz itlik yapmıştır" diye hâkaret etmesinde yaşadık. Öyle ki Fatih Portakal hâkareti doğrulamasa, CHP destekçileri yine "Başkanımıza iftira" diye feryât edeceklerdi. Baktılar Ekrem Bey özel jetine binip gittiği yat tatilindeyken mevzuyu inkâr da edemiyor, onlar da sessizliğe gömüldüler.