2014 kasımında Küçük Prens..
Şimdi okuyacağınız satırlar, geçen yıl kasım ayındaki köşemden alındı. Kahkahalarla gülmek için gittiğim bir geceden nasıl göz yaşları ile ayrıldığımı anlatan, duygu...
Şimdi okuyacağınız satırlar, geçen yıl kasım ayındaki köşemden alındı. Kahkahalarla gülmek için gittiğim bir geceden nasıl göz yaşları ile ayrıldığımı anlatan, duygu selinden..
Önce onları hatırlayın..
Sonra bu yıla, bugüne geçeceğiz..
Sonra Gürer Şefim, orkestranın arasındaki bir boş koltuğa oturdu ve sahneye, kenardan elinde bir minik pervaneli uçak modeli, boynunda uzun bir sarı şalla Ali Poyrazoğlu girdi..
Günlerden beri beklediğim "Doyasıya gülme" anları başlıyordu işte..
Nerden bilirdim ki, Ali bana hayatımın en büyük sürprizlerinden birini yapacak?. Nerden bilirim ki, Ali, orkestrayı yönetir gibi yapmayacak, o müthiş müzisyenleri arkasına alarak, kendi yazdığı muhteşem bir tek kişilik oyunu sergileyecek..
Bu nasıl bir kalem, bu nasıl bir oyunculuk, bu nasıl bir yorumdur, inanın anlatmaya kalemim yetmez.. Dünyanın en zor işidir zaten, güzellikleri nakletmek..
Yaşadıklarınızı yaşatamazsanız, ziyan edersiniz okurun vaktini.. İnanın kendimi yazmakta böylesine aciz hissettiğim çok az oldu..
Öylesi güzellikler, öylesi bir duygu seli, öylesine bir çağlayan doldurdu ki salonu..
Ali, Küçük Prens'i anlattı..
Hayatımın en önemli kitabıdır..