Başakşehir Avrupa Ligi’nde başa oynar, eğer!..
1999- 2000 sezonunda Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nden elendiği gün, bana uzatılan kamera ve mikrofonlara "Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon olacak bir kadroya sahipti. Şimdi Avrupa Ligi'nde şampiyon olur" demiştim. Sonra da...
1999- 2000 sezonunda Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nden elendiği gün, bana uzatılan kamera ve mikrofonlara "Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon olacak bir kadroya sahipti. Şimdi Avrupa Ligi'nde şampiyon olur" demiştim.
Sonra da yazmıştım..
Özeti..
"Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nden Fatih Hocamın bazı hatalı taktik ve düşünceleri yüzünden elendi. Hocam ayni hataları Avrupa Liginde yapmaz. Bu lig göreceli olarak daha zayıf rakiplerden oluştuğu için de Galatasaray şampiyon olur.." Galatasaray o yıl Avrupa Ligini almakla kalmadı, Monaco'da Real Madrid'i de yenerek, o yıla dek henüz Real Madrid'in müzesinde olmayan Avrupa Süper Kupası'nı da İstanbul'a getirdi.
Galatasaray bu kupalara ulaşırken, dandik ülkelerin değil, en büyük Avrupa Ligleri'nden rakiplerini geride bıraktı.
İki İngiliz, iki İspanyol, iki İtalyan, iki Alman takımını geçti. Avrupa'da daha büyük lig var mı?.
Bunları niye yazdım..
"Galatasaray'ı silin, yerine "Başakşehir" yazın. Fatih Terim yerine de "Abdullah Avcı!." İşte size Başakşehir'in Sevilla'ya elenip, Şampiyonlar Ligi'nden, Avrupa Ligi'ne geçmesi üzerine ne düşündüğümü merak edenlere cevabım!.
Bir cevabım da benim, yenilgileri, elenmeleri, kayıpları alkışlayan ve bunu adet haline getiren yani adında "Türk" yazan hiçbir kişi ve kurumu "Zafer"e layık görmeyip, durmadan "Buna da şükür. Bu da başarı.. Teşekkürler ederiz" edebiyatı yapan meslektaşlarıma..
Maç gecesi TRT ekranlarında başladı. Ertesi sabah gazetelerde devam etti, komplekslerimiz.
1980.. Moskova Olimpiyatları.. Dünyanın gözü İki İngiliz Steve Ovett ve Sebastian Coe'da..
(Şimdi IAAF Başkanı). 800 ve 1500'de yarışacak ikisi de.. Coe, 800 Dünya rekortmeni.. Ve de yarışın tek favorisi.. Ne var ki, yarışı harika bir taktik koşusu yapan Ovett kazandı.
Yarıştan sonra, röportaj odasına koştum.. Bir gazeteci "Yarışı vatandaşınız Ovett kazandı. Siz de ikinci oldunuz. Ne güzel değil mi" gibisinden bir şeyler söyledi..
Coe anında cevap verdi..
"İkincilik mi?. Bullshit!.." Ertesi gün Cumhuriyet'teki yazımın başlığıydı..
"İkincilik?. Bullshit!." Bullshit, İngilizcenin en ağır küfürü.. Bizdeki "Hastirsin" (Affedersiniz, ama başka türlü açıklayamam bu önemli lafı..) yerine kullanılır..
Boynunda Olimpiyat Gümüşü ile, altını da bir başka İngiliz kazanmışken üstelik Coe, ikinciliği zafer değil, yenilgi kabul ediyor.. "Bullshit" diyor.. Bullshit!.
Onu dünya tarihinin en büyük atletlerinden biri yapan, sonunda da Uluslararası Atletizm Federasyonu Başkanlığı'na getiren kafadır, işte bu..