Berlin’de hâkimler var. Ya Erzurum’da..
Yani adalet dağıtan, kuralları uygulamayanları cezalandıran Yargıç, adı üstünde "Güven anıtı" olması gereken o kutsal cübbeyi giyen kişi de "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" diyorsa, kendisine özel...
Yani adalet dağıtan, kuralları uygulamayanları cezalandıran Yargıç, adı üstünde "Güven anıtı" olması gereken o kutsal cübbeyi giyen kişi de "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" diyorsa, kendisine özel muamele istiyorsa..
Bitmiyor, o özel muameleyi yapmayan vatandaşı bir de şikâyet ediyor ve bir başka hâkimin verdiği kararla, ceza almasını sağlıyorsa..
O zaman işte, eskilerin deyişi ile "Tuz kokmuş" demektir.
Haberi Yeni Akit gazetesinde okudum.
Erzurum Hava Limanından kente yolcu taşıyan servis aracının sürücüsü Ümit Ay anlatıyor..
"Kural gereği otobüsteki koltuk sayısı kadar yolcu almak zorundayız. Ayakta gidiş yasak. Otobüsü kontrol ettiğimde 46 yolcu kapasitesinin üstünde 3 yolcu olduğunu gördüm. İnmeleri ve arkadaki boş otobüse binmelerini söyledim. Onlar orta kapıdan indiler ben de otobüse yerleştirilen bagajlarını vermek için ön kapıdan indim. Bavullarını verdim.
O sırada takım elbiseli bir beyefendi geldi. Aracın dolu olduğunu belirterek arkadaki araca yönlendirdim. Bu beyefendi sinirli bir tavırla 'Ben bu araca bineceğim, benden önce 50 kişi bindi' dedi. Ben de ayakta yolcu taşımamızın trafik kurallarında yasak olduğunu söyledim.
Beyefendi 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun' deyince 'Bilmiyorum, nereden bileyim' diye yanıt verdim. 'Ben hâkimim' dedi.
Ben de 'Siz hâkimseniz ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' dedim. 'Yer olmayınca kanun size de aynıdır bana da aynıdır' dedim. Benim düşüncem öyledir.
Cebinden telefonunu çıkardı. 155'i aradı.
Plakamı verip aracın durdurulmasını ve gerekli işlemin yapılmasını istedi.. Telefonda 'Bana vurdu' dediğini duydum. Beyefendiyi arkadaki araca yönlendirdik, yola çıktım. Eski havalimanı kavşağına geldiğimde polis ekipleri beni durdurdu. Polis bana 'Biriyle tartıştınız mı?' diye sordu. 'Evet tartıştım' dedim. 'Aracı boşaltıyorsun, bizimle geliyorsun' dedi.
Polis nezaretinde yolcuları son durağa kadar götürdüm. 'İfade verip gideceksin' dediler, hastaneye götürdüler. Ertesi gün mahkemeye sevk edildim.
Beni, yurt dışına çıkış yasağı koyup, pazartesi günleri en yakın karakola imza vermek şartıyla serbest bıraktılar..
Ben ülkesini, devletini seven biriyim. Cinayetten, hırsızlıktan yargılanmıyorum. Hiç yapmadığım bir suçtan dolayı gözaltında tutuldum, mahkemeye çıkarıldım. Olay yerinde taksici olarak çalışan esnaf, belediyenin personeli, yolcular var.
Ben kesinlikle ona ne bir hakarette, ne de fiziki bir temasta bulundum. Hiçbir şey yapmadım bunlar şahitli, ispatlı kamera kayıtlarıyla mevcuttur.
Sırf bir kişinin şahsi egosu tatmin olsun diye gözaltında kaldım ve ceza aldım." Haberin son cümlesi şöyle..
"Habere konu olan yargıç açıklama yapmaktan kaçındı."
Sadece "Siz kralsanız Berlin'de de hâkimler var" diyen Alman Değirmenci'nin tüm hukuk kitaplarına geçen lafını hatırlatmam ve sormam yeter mi?.
"Erzurum'da da hâkimler var mı?."