Bir film hikâyesi.. Tavacı Recep Usta!..
İkinci gecemizi Tavacı Recep Usta'nın Çayyolu'nda yeni açtığı mekanda planlamış, bizim Ankaralılar.. Gene en büyük Uluç, Öcal Ağbim'den, en küçük Uluç, Ayşegül toruna...
İkinci gecemizi Tavacı Recep Usta'nın Çayyolu'nda yeni açtığı mekanda planlamış, bizim Ankaralılar.. Gene en büyük Uluç, Öcal Ağbim'den, en küçük Uluç, Ayşegül toruna, toplandık gittik ki, devasa bir masa bizi bekliyor.
İnanın o masa, sadece Recep Usta'nın Diyarbakır'da o nu ilk gördüğüm günkü yerini doldurur, belki de sığmazdık ha..
Zamanın federasyonu Galatasaray ile Antalyaspor arasındaki Türkiye Kupası final maçını Diyarbakır'a alınca, 2000 yılının mayıs ayında, nur içinde yatsın Orhan, Ertekin ve Özcan kalktık gittik. Bizi hava alanında Sabah muhabiri Kadir Konuksever karşıladı. Pırıl pırıl bir Kürt genci.. Sayesinde Diyarbakır denen, cehenneme çevirmek için her şeyi yaptığımız cenneti keşfettik.
"Karnımız aç" deyince, Kadir "Burada en ünlü yemek Tava'dır. Tava da Tavacı Recep'te yenir" dedi. Kalktık gittik.. Bir parkın köşesinde bir ağaç altı. Dört minik masa.. Bir köşede kömür ateşi ocağı..
5 Haziran 2000'de, "Bir muhteşem Diyarbakır ki" başlığı altındaki yazımdan nakledeyim ötesini..
"..Sonra tava geldi.. Çin yemeklerinin piştiği vokun ayni bir tava bu.. İçinde kuzu kuşbaşı pişmiş.. Taptaze domatesler, biberler ve yöreye has, otlarla beraber.. Üzerinde de, bir sıra kuzu pirzola..
Bir daldık, nefes almadan..
Böyle bir lezzet az bulunur.. Yemeğin sonuna doğru Recep Usta geldi masamıza.. Bir babayiğit de o.. Askerliğini İstanbul'da Harbiye'de ahçıbaşı olarak yapmış.. Bizim Özcan da ayni tarihte Harbiye'de kuaför çavuşu, tesadüf..