Büyük aileme ve dostlara binlerce teşekkür!..
Velime- Müftü Muharrem Erginbilgiç ailesinin en büyüğü Necati Dayımızı kaybettiğimiz pazar akşamından başlayarak telefonum durmadı. Dostlar sağ olsun.. Birbiri ardına aradılar. Hepsine yetişmem...
Velime- Müftü Muharrem Erginbilgiç ailesinin en büyüğü Necati Dayımızı kaybettiğimiz pazar akşamından başlayarak telefonum durmadı. Dostlar sağ olsun.. Birbiri ardına aradılar. Hepsine yetişmem, hepsine cevap vermem imkansızlaşınca bir karar almak zorunda kaldım. Pazartesi sabahından itibaren hiç bir telefona, hiç bir mesaja yanıt vermedim. Zaten istesem de veremezdim. Bir yandan işler, bir yandan, cenazeye katılmak üzere İzmir'den ve Ankara'dan gelen Uluçları ağırlama görevim vardı.
"Hepsine, her şey bittikten sonra köşemde teşekkür ederim, beni anlar ve mazur görürler" dedim. Bu yazı işte o..
Ailemizin en büyüğü ve temel direği, sonuncu dayımızı da salı günü uğurladık.
Aile!..
Apartmanlar icad edilmeden, insanlar 70 metrekareye mahkum edilmeden önce, aileler geniş evlerde yaşarlardı. Geniş, iki katlı, bahçeli evler.. Bu evler, Büyük Aile'nin temeliydiler.. Büyük anneler, büyük babalar, torunlar, eski öykülere bakın hep bir aradaydılar.. Bu yüzden aile bağları sımsıkı olurdu.. Biz, o yaşamın sonuna yetiştik. Kışları küçük ailemizle, babamın peşinde dolaşırdık, ama yazları ya Çavuşköy'e, babaanneme, ya Kilis'e, anneanneme gider, büyük ailenin keyfini, mutluluğunu yaşardık. Büyük aile, büyük sevgi, büyük güven demekti.. Hele üçüncü kuşağı oluşturan biz torunlar, yani kalabalık kuzenler için nasıl bir oyun imkanıydı, hele Kilis..
Babamın erkek kardeşi yoktu. Amcamız olmadı hiç.. Ama dayı, teyze bakımından zengindik..
Dedem Müftü Muharrem Efendi, iki defa evlenmişti. Anneannem Velime Hanım da öyle.. İkisinin birlikte 5 çocukları olmuştu. Üç dayım, bir teyzem vardı ordan. Dedemin ilk eşinden iki teyzem daha vardı. Anneannemin ilk eşinden de bir teyzem.. Yani toplam 4 teyze.. Anneannemin kardeşleri de ailenin dayılarıydı. Bir de, aslında eniştemiz olduğu halde Paşa Dayı diye anılan Aşir Atlı tabii..
Kilis'te bayram oldu mu, dedemin büyük evinde, tüm bu dayılar, teyzeler, çocukları toplanırdı.. İki sofraya sığardık, kim bilir kaç kişi.. Bir defasında saymaya kalkmıştım da anneannem "Uğursuzluk getirir" diye durdurmuştu beni..