Cengiz şimdi de Demet Akbağ’ı “Taciz” ediyor..
Şimdi benim Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili ve Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Vahap Munyar'a açık mektup yazıp "Bir köşe yazarınız ucuz dedikodularla yaşayan televizyon programına reyting...
Şimdi benim Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili ve Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Vahap Munyar'a açık mektup yazıp "Bir köşe yazarınız ucuz dedikodularla yaşayan televizyon programına reyting yapabilmek için Hürriyet gazetesini kullanıyor. Yargısız infaz yaparak yaratmak ve sürdürmek istediği skandal çabaları, savcılığın 'Takipsizlik Kararı' ile başlamadan bitti. Özür dileyeceğine, en azından utanç içinde susup oturacağına, şimdi olayı yeniden canlandırmak için çırpınıyor ve Demet Akbağ gibi bu toplumda çok sevilen ve sayılan bir hanımefendi sanatçıyı taciz ediyor. Neden susuyorsun Munyar?. Tatile mi çıktın" demem mi lazım?.
Cengiz'in yaptığı aynen bu çünkü..
Talat Bulut'la tiraj ve reyting yapmak için ortalığı velveleye vermek için çırpındı, her yere saldırdı.
Ama fos çıktı. Ülkede "Hak, Hukuk ve Yasalar" olduğu için Cengiz açığa düştü. Çarşamba eve gittim, gazeteleri açtım ki, bu defa hedefine Demet Akbağ'ı koymuş. Ona saldırarak, onu taciz ederek olayı yeniden deşmeye çalışıyor.
Hâlâ yargısız infaz çabalarına devam ediyor. Hâlâ "Taciz" diyor.. "Savcının takipsizlik kararı verdiği iddia" demiyor.
Taciz varmış da Demet Akbağ neden susuyormuş..
İşte o utanç yazısından satırlar..
"Aslında başlığı, 'Oyuncular Sendikası ne iş yapar' diye atacaktım ama madem sendika başkanı Demet Akbağ, en doğrusu ona seslenmek...
Yaz başından bu yana dizi sektörü karışmış, bir taciz skandalıyla çalkalanıyor.
Konuyla ilgili yönetmenler, yapımcılar, bildiriler hazırlıyorlar...
Neredeyse herkes konuyla ilgili konuşuyor, konuşmayan bir tek kurum var: Her fırsatta dizi emekçilerinin haklarını aradığını söyleyen Oyuncular Sendikası...
Demet Akbağ'ın ve sendika üyesi anlı şanlı oyuncuların tacizle ilgili söyleyecek tek bir sözü yok mu?
Herhalde bitmeyen yaz tatiline çıktılar ki konudan haberleri yok." Senin gazetecilikten haberin yok Cengiz!. Senin "Hukuk"tan haberin yok. Senin "İnsan Hakları"ndan haberin yok..
Senin aklın fikrin o ucuz programına reyting malzemesi olsun diye skandal yaratmak.
Sana bu köşede çok ama çok basit sorular sordum..
Niye cevap vermedin?. Sen, adınla sorulan soruyu görmezden gelirken, daha doğrusu verecek cevabın olmadığı için susarken, Demet Akbağ, hem de devam eden bir yargı sürecinin ortasında niye kendisini ve başında bulunduğu saygın kurumu ortaya atsın ve senin ucuz polemik çabalarına malzeme olsun?.
Sen reyting peşindeyken, seninle ayni kurumdaki Milliyet Yazarı Özay Şendir, hem de seninle ayni gün gazetecilik yaptı ve iddialara kaynak olan dizinin yapım şirketi patronu Fatih Aksoy'la konuştu.
Oku Cengiz.. Satır satır oku.. Oku da "Çamur atmakla, gazetecilik yapmak arasında ne fark var" onu gör!.
Bak Özay neler yazmış..
"Fatih Aksoy'u en ünlü yıldızların bile MED Yapım çalışanlarına kötü davranmasına izin vermeyen bir adam olarak tanıdım.
Bu tanıklığa güvenerek, Talat Bulut'un 'Yasak Elma'ya devam kararıyla ilgili kendisini aradım. Konuşmaya, '19 yaşında bir kız, tanığı yok diye, 'iftira atan insan' konumuna mı düştü' diye başlayacak oldum, 'Dur bakalım' dedi ve başladı anlatmaya:
- Bu konuda, genç kıza "Savcılığa şikayet et" diyen de benim, "Savcılığa başvurman buradaki pozisyonunu değiştirmez, sen lütfen işine devam et" diyen de...
- Hepiniz dosyayı bilmeden yazıp çiziyorsunuz.
O genç kız ifadesinde "Odada yalnızdık" diyor ama takipsizlik kararı veren Savcı, tam 12 kişinin ifadesini aldı, biliyor musun? Üstelik o genç kızın avukatının istediği tanıklar da var, bu 12 kişi arasında... Diğer kostümcü, onların olayı anlattıklarını söylediği diğer kişi ve o gün kızı almaya gelen erkek arkadaşı hepsini dinlemiş, Savcı.
- Daha ilk gün, "Mahkemenin vereceği kararı beklemem, savcı dava açtığı an, Bulut'la yollarımızı ayırırız" diyen benim. Savcı, ciddi bir sosyal medya baskısına rağmen ve o kadar kişiyi dinledikten sonra bir karar vermiş. Ne yapayım, kendim mahkeme mi kurayım?
- Ben kişilere göre değil, ilkelere göre çalışırım.
Şimdi yargı taciz iddiasını ciddi bulmadığı halde, oyuncunun işine son verdiğimi düşünelim. Yarın rakip bir firma setlere kendisine bağlı kişileri soksa, sonra da başrol oyuncularımı tacizle suçlasa... Yargı iddiaları ciddi bulmasa bile, benim herkesi kovmam gerekmez mi? Bu kadar kırılgan bir ortama kendimi nasıl sokarım?
- Yargıtay'ın emsal bir kararı var. Bir kadın tek başına olduğu anda tacize uğrasa bile, sonraki hali ve tavrı da kanıttır diye... Burada genç kızın sonraki halini gören insanlar da dinlenmiş mi, dinlenmiş. Ardından yargı bir karar vermiş. "Kız iftira atıyor" demiyorum, "Olmamıştır" da demiyorum. Söylediğim, yargı iddiayı inceledi ve dava açmadı. Adama 'tacizci' demek de ayıp. Ne yapacağım, yargıya güvenmekten başka?
- Bu ülkede, karanlık ve yargının ele geçirildiği zamanlar oldu ama artık bunlar geride kaldı. Yargıya güvenmekten başka hangimiz ne yapabiliriz? Bu konuda görüş beyan edenler, kendileri de birer mahkeme kurmuş olmuyorlar mı?
Söyle, sana mahkeme kurmak ve köşeni kullanarak seni desteklemeyen herkese saldırmak, taciz etmek hakkını ve gücünü kim verdi?.
Sen, kendin, bizzat Demet Akbağ gibi bir hanım efendiyi, Hürriyet köşesine sıkıştırıp nasıl taciz edersin, ha?.