Çıkın!.. Gezin.. Harcayın!..
Önce Park Şamdan'ın kapandığını duydum..Kentin en güzel yerinde, hatta ülkenin simgesi restoranların başında gelir, on yıllardır.. Nurlar içinde yatsın dostum Ahmet Çapa kurmuş, sonra kendini emekli edip...
Önce Park Şamdan'ın kapandığını duydum..
Kentin en güzel yerinde, hatta ülkenin simgesi restoranların başında gelir, on yıllardır.. Nurlar içinde yatsın dostum Ahmet Çapa kurmuş, sonra kendini emekli edip bir başka dostum Ersoy Çetin'e devretmişti. Sabah Nişantaşı'ndayken orada çok öğle yemeğini giderdim..
Giderdim ki hemen her masada İstanbul'un bir ünlüsü.. Adeta sözleşmesiz buluşma yeri gibiydi. Tıklım tıklım.. Mutfak harika.. Servis en deneyimli, hepsi eski, hepsi her gelen konuğu tanıyan, ne istediğini bilen özel yetişmiş elemanlardan.. Hepsi güleryüzlü, hepsi candan..
Kapıdan girerdim mesela.. Beni bara alır, buzlu greyfurt suyumu önüme koyarlardı, birlikte yemek yiyeceğim dostlarımı beklemem için.
İstanbul'da her yerin kapanacağı aklıma gelirdi de.. Park Şamdan?.
Bu sabah bu yazıyı yazma niyetim vardı. Sabah kahvemi koyup gazetemi masaya yaydım ki, Şamdan Efsanesi'ni başlatan Etiler'deki asıl Şamdan da "Paydos" kararını açıklamış..
Yılların işletmecisi, İstanbul'da bu işin en ustalarından Mehmet Tuna "Bitti. Bu kadar" demiş..
O da 80'li yıllardan..
İlk defa Ercan (Arıklı tabii) götürmüştü. Etiler'de bir villa..
Ne tabela var, ne başka bir şey.. Bir kapıyı çaldık.. Kapıdan bir minik kapak açıldı. Baktılar.
Ercan'ı gördüler, öyle açıldı da içeri girdik.. Müşterisi öyle seçkin..
Efsane oluşu da o yüzden..