Devletim nerde?.. Ya da polisim ne işe yarar?.
Sabah işe geliyoruz. Sabah'ın hemen üzerinde Barbaros Bulvarı/ Gayrettepe kavşağı var. Kentin en yoğun kavşaklarından biridir.. Hele de o saatlerde.. Kavşağa girerken, sağdan gelen yol bağlanır, bulvara. O yoldan gelen...
Sabah işe geliyoruz. Sabah'ın hemen üzerinde Barbaros Bulvarı/ Gayrettepe kavşağı var. Kentin en yoğun kavşaklarından biridir.. Hele de o saatlerde.. Kavşağa girerken, sağdan gelen yol bağlanır, bulvara. O yoldan gelen, bizim yola dahil olur olmaz, kavşağa girer. Yani fevkalade, ama fevkalade dikkat gerektiren bir yerdir burası.. Ercan uyardı..
"Hıncal Bey, solunuza bakın.." Baktım.. Elinde devasa bir cep telefonu.. Küçük Ipad gibi.. Onunla meşgul. Yola göz ucu ile bakıyor. Arabayı tek elle sürüyor..
Amerika geçen ay istatistik yayınladı.. "Cep telefonları en büyük kaza sebebi" diye.
Olmaz mı?. Dikkatini dağıtır. Ellerini meşgul eder. "Efendim ben kit, kulaklık kullanıyorum. Ellerim ve gözlerim meşgul değil" diyebilirsiniz.. Peki o çalan telefondan ne haberi gelecek biliyor musunuz?. 120 ile giderken mesela, sizin için çok önemli bir haber aldınız.. Çok kötü ya da çok iyi bir haber.. Bir ani heyecan.. Sonra.. Allah göstermesin!.
Lafa gerek yok.. Amerika gibi bir istatistik ülkesinin rakamları diyor ki, "Cep telefonu en büyük kaza sebebi.." Artık tartışmanın gereği yok..
"Bu ne pervasızlık" dedi Ercan..
"Çünkü adam yakalanmayacağını biliyor.. Polis yok. Olsa da cep telefonuna bakan, durduran, ceza yazan polis yok.. Yazsa da ceza üç otuz para.. Niye umurunda olsun ki adamın" dedim...
O beş metre içinde dört araba daha gördüm, sürücüsünün eli telefonlu.. Bir şey daha gördüm.
Kavşağın içine park etmiş ekip arabası.. (34 A 5645). Dörtlüleri ve çakarları yakmış öyle duruyor.
Polisler de içinde oturuyor..
Yahu dışarda durun hiç değilse, millet polisi yolda görsün, belki çekinir..
Kavşaktan çıkar çıkmaz bir ekip arabası daha gördük. (34 A 5621). O da çakarları yakmış. Onun da ekibi arabanın içinde..
Ne işe yarıyorlar?.
"Bunlar trafiği denetlemeye, ihlal edenlere ceza yazmaya gelmemiş Ercan" dedim.. "Bunlar bir devlet büyüğü, ya da kendi amirlerinden birine yol açmak için gelmişler.. Adam ne zaman yola çıkarsa, davranıp yol açacaklar.."
Sabah sabah bininci kez kafama yazılana bakar mısınız?.
Bu şehrin merkezinde bile devlet yok. Olsa korku olur.. Herkes pervasız.
Devlet yok.. Çünkü, yaptırım gücü polis yok. Var da halkın polisi değil onlar..
Büyüklerine yol açma polisi.. Halkın vergileriyle maaş alıyor, halkın vergileriyle alınan arabalara biniyor, halkın vergileriyle alınan benzini kullanıyorlar. Ama halkın huzuru, rahatı, sabahtan akşama onu yaşamdan bezdiren trafik içinde çıldırması onların görev konusu değil..
Onların tek görevi var. Büyükleri korumak ve onlara yol açmak?.
Değil mi?.
O zaman İstanbul Valisi, sabahın onunda, o kavşağın içinde park edip şerit işgal eden, ana arterde yol tıkayan ve arabanın içinde oturup hiçbir şey yapmayan polislerin, yani plakalarını verdiğim ekip arabalarının oradaki görevlerini bana bildirir mi?.
12 Aralık Salı.. Saat 10.00!.