Fenerbahçe, Pau Gasol'u izlemeli!..
Bir adam, hem de 35 yaşında bir adam, basketbol gibi hızlı, basketbol gibi bir saniye göz kırpmayı bile affetmeyen bir sporda tek başına nasıl takım olur, nasıl, turnuvanın bir numaralı favorisi rakibini, hem de 37 bin kendi...
Bir adam, hem de 35 yaşında bir adam, basketbol gibi hızlı, basketbol gibi bir saniye göz kırpmayı bile affetmeyen bir sporda tek başına nasıl takım olur, nasıl, turnuvanın bir numaralı favorisi rakibini, hem de 37 bin kendi çılgın seyircisi önünde tek başına yener, onu seyretmeliydi, 25 bin kişilik bir Norveç kasabasının, dördüncü sınıf takımına, hem de kendi sahasında, hem de farklı yenilen Fenerbahçe'nin yıldızları..
Pau Gasol'u seyretmeliydiler. Tony Parker'ın Fransa'sı kaç defa arayı açmış, maçı koparmış, adeta kazanmış görünürken, tek başına "Ben yenilmem" diyen, yenilgiyi kabul etmeyen, tek başına savunma, tek başına hücum olan Gasol'u.. Onun, artık zaferlerin her türlüsüne doymuş olması gereken ruhunun hırsını, azmini..
40 sayı..11 ribaunt.. 3 blok ve uzatması ile 45 dakika süren maçı, birisi taktik olmak üzere, 2 faulle bitirmesi değildi, Gasol'un dersi.. Hırsıydı. Yenilmezlik inadıydı. Herkes teslim olmuşken maçı bırakmayışıydı. Hırsını arkadaşlarına aktarıp, liderlik yapmasıydı.
Evlerindeki finalin büyük ve peşin favorisi Fransızlar, böyle bir Gasol'a yenildikleri için üzülmüyorlardır sanırım.
Ben Türkiye futbol direktörü Fatih Terim'in yerinde olsam, İspanya - Fransa maçını tüm milli takıma, kampın her günü bir defa izletirim. Ben Fatih Terim'in yerinde olsam, tüm Türkiye Ligleri takımlarına bu maçın DVD'sini yollar, bu Gasol'u sporcularına izletmelerini zorunlu kılardım. İzlemeli ve ezberlemeliler, bir adamın tek başına nasıl bir takım olduğunu..
Azmiyle, hırsıyla ve liderliğiyle..
Fenerbahçe'nin Emre'yi göndermesini eleştirmiş, "O bir lider futbolcuydu. Yeni gelenler ve kalanlar arasında böyle bir lider yok" demiştim, hatırlarsınız..
Siz hiç Molde maçındaki kadar ruhsuz, Molde maçındaki kadar uyuz Fenerbahçe izlediniz mi hayatınızda..