Futbolumuzun en ortak yanı: İstikrarsızlık!..
***İlk yarı sona ererken, "Fatih Terim nihayet eski Fatih Terim olma yolunda... Galatasaray en iyi maçını oynadı" diye düşünüyordum. Tıpkı 2000 yılının UEFA Şampiyonu Galatasaray'ı andırıyordu. Oysa...
***
İlk yarı sona ererken, "Fatih Terim nihayet eski Fatih Terim olma yolunda... Galatasaray en iyi maçını oynadı" diye düşünüyordum. Tıpkı 2000 yılının UEFA Şampiyonu Galatasaray'ı andırıyordu.
Oysa hele bu yıl, topu kaptırdıkları zaman, aptalca kendi yarı sahalarının ortalarına kadar çekilip, rakibin şut mesafesine babasının tarlasında gibi gelmesine izin veriyorlar, topu kaptıklarında ise, İki stoper/ Muslera üçgeninde futbolu öldüren yan ve geri paslarla vakit geçiriyor, hızlı hücum yapmadıklarından pozisyon da bulamıyorlardı. Son beş Süper Lig maçında 2 yenilgi 2 beraberlik almışlardı. Öyle berbat...
Oysa bu Galatasaray, hem de çılgın seyircili Marsilya önünde hücum pres yapıyor, kaptığı topla hızlı çıkıyor, top onlardayken, o aptalca hat savunması için geriye koşmuyor, basketbolün "Zona yakın floating man to man / Alan savunmasına yakın, adam adama" oyununu hatırlatan çağdaş oyuna geçiyor, hem alanı iyi parselliyor, hem de rakip hücum adamlarını kontrol ediyorlardı.