İşte Atatürk’ün attığı temel!.. Hekimoğlu!..
Operamızı yok etmekle görevlendirilmişçesine başa gelen ve üç kuruş telif için durmadan kendi eserlerini çaldırmak ve sahneletmekten başka iş yapmayan Selman Ada'ya rağmen, arada mucizeler...
Operamızı yok etmekle görevlendirilmişçesine başa gelen ve üç kuruş telif için durmadan kendi eserlerini çaldırmak ve sahneletmekten başka iş yapmayan Selman Ada'ya rağmen, arada mucizeler gerçekleşiyor.. Çünkü temel sağlam.. Daha Kurtuluş Savaşı'nın dumanları tüterken, Ankara'da ilk adımları Musiki Muallim Mektebi diye atılan ve sonra konservatuarlara dönüşen çağdaş eğitim kurumları, bu ülkede Donizetti Paşa ile başlayan Çok Sesli Müziği doruklara taşıyorlar..
Düşünebiliyor musunuz?. Bugün kaç ilimizde opera ve bale var?.
Var olması bir yana.. Sadece olanı temsil etmiyor, yaratıyorlar da..
Mersin Balesi'nin o büyüleyici Harem'inden sonra, bu defa Samsun Operası'ndan yüzde yüz Türk bir Hekimoğlu geldi.. Bayram Haftası içinde Ünal'la gittik ve gene büyülendik. Tıklım tıklım dolu salon da büyülendi..
Hekimoğlu, Karadeniz'in en ünlü türkülerinden biridir. Ünye, Fatsa yöresine aittir.
Onu ülkeye üç kişi tanıttı.. Oralardan derleyip, TRT'deki Türküler Nüfus Kütüğüne kaydettiren Kadir İnanır (Evet, ta kendisi).. Muhteşem okuyan Ümit Tokcan ve Erdem Buri'nin çok seslendirmesiyle Fransalara kadar taşıyan Tülay German.. Hele Tülay.. Bu ülkede kimsenin çeşitli nedenlerle okumak istemediği iki dizeyi söyleyen, söylemekle kalmayıp plağa da koyan odur..
Okuyun da, Tülay'daki yüreğe bakın..
"Yassıtaş muhtarı, puşttur, pezevenk
Hekimoğlu geliyor da Narinim, uçkur çözerek.."
Gürcistan'dan göçüp gelen ve Ordu'nun Yassıtaş köyüne yerleşen kardeşlerimizden kalan bir efsaneyi anlatır türkü..